TÜRKÇE OLİMPİYATLARI VESİLESİYLE

Seyfullah FIRAT

Hanı bir şey hedeflersiniz ve ulaşmak istersiniz o şeye. Bazen yarım kalır emelleriniz, tamamına ulaşamazsınız hedeflediklerinizin. İşte öyle bir hal olarak belki izah edilebilir benim içinde bulunduğum veya bir sarkaç topu gibi sağa sola sallanıp durduğum durum.

Hayatım boyunca her şeye şüpheyle yaklaştım. Belki de her hangi bir şey hakkında tam emin olacak kadar bilgi sahibi olamadığımdan dolay o konu hakkında doğru karar vermede hep zorlandım.

Her insan gibi bende bir zamanlar reddettiklerime sonraları gönül kapılarımı açtım, bir zamanlar gönlüme doldurduklarımı daha sonraları acımasızca sorguladım ve eleştirdim.

Şüpheyle güven, endişeyle umut arasında gidip gelen karakterimle kendi hayatımı hep bir yazboz tahtasına çevirdim. Bir zamanlar ellerim çatlarcasına alkışladıklarımı daha sonraları alkışlama cimriliği yaşadım.

Birilerini veya bir şeyleri bütün yönleriyle ne tam olarak beğenip göklere çıkardım, nede aynı birileri veya bir şeyleri peşin bir hükümle kötü ilan edip tamamen çöpe atmadım.

Son günlerde Türkiye 120 değişik ülkeden gelen ve 750 öğrencinin misafir edildiği Türkçe olimpiyatlarına ev sahipliği yaptı. Farklı milletlere mensup olan bir birlerinden farklı rengarenk çocukların Türkçe konuşmaları karşısında duyduğum haz ve akıttığım mutluluk gözyaşlarım ile bu mutluluğu yaşamama vesile olan hoca efendi hareketinin “dinler arası diyalog” yaklaşımına duyduğum karşı tepkimin ikileminde bir defa daha mengeneye sıkışan bir zavallı durumuna düştüğümü itiraf etmeliyim.

Değişik milletlere, değişik dillere mensup geleceğin büyükleri olacak olan 750 misafir çocuğun ve onların arkadaşları olan binlerce başka çocuğun Türkçe şarkılar söylemeleri gerçekten muhteşem bir manzaradır.

Benim gibi Türkçü- Turancı büyük birlikteliğin ve insanlığın kurtuluşu için tek adres olarak özlemini duyduğum İslam medeniyetinin sevdasıyla sevdalananların bu muhteşem manzara karşısında duygulanmamaları, gelecek adına umutlanmamaları mümkün değildir.

Bu muhteşem fotoğrafı önümüze koyan, bize göz yaşartıcı anlar yaşatan hizmet ve çile insanlarına saygıdan ve duadan başka hiçbir hissimiz olamaz.

Bizlere bu milli onuru yaşatan söz konusu cemaatin, dinler arası diyalog, ülke veya dünya siyasetiyle ilgili stratejilerini sorgulamaya devam etme hakkımız saklı kalmak şartıyla Türkçe olimpiyatları vesilesiyle görüntüye çıkarılan bu hoş tabloyu ellerim çatlarcasına ve ayakta alkışlamak istiyorum.

İnsan denilen canlı bildiği, düşünebildiği kadardır veya nasibince ulaşabildiklerini tadabilmektedir. Biz bir insanız, belki yetişip tadabildiklerimiz gibi henüz ulaşamadığımız veya yetişemediklerimiz de vardır. Hiçbir konuda şu tespitim tam doğrudur veya şu konu kesin yanlıştır şeklinde ifrata veya tefrite düşenlerden olmak istemem.

Dinler arası diyalog, ilimli İslam veya dünya siyasetiyle ilgili küreselleşme gibi kavramlara ne kadar karşı isem böylesine güzel gayretlerin de alkışlayıcısı olmaya devam edeceğim. 

Hocaefendi hareketinin siyasetle iştigal etmesi ve bizim de siyasetin içinde olmamız belki de ufacık bir takım ayrıntıların gölgesinde işin bütününe hükmetmemize izin vermemektedir. Bu sebeple de uzanmak istediğimiz yere uzanamamakta, cevap bulmak istediğimiz sorulara cevap bulmakta zorlanmaktayız.

İnsan hayatı benzer sorularla dopdoludur. Bütün soruları aynı zamanda cevaplamak hiçbir insanın haddi değildir. Biz de bir insan olarak zaman içerisinde doğru cevapları bulma yarışımızı ve gayretlerimizi sürdüreceğiz. Gayretlerimiz sürerken işin nasip boyutunu da hiçbir zaman göz ardı etmemeye çalışacağım.

İyiye iyi, güzele güzel, yanlışa yanlış demeyi değişmez bir prensip olarak yazı ve düşünce hayatıma hakim kılma gayretlerimi sürdüreceğimi bütün dostlarımın bilmesini özellikle istirham ediyor ve bir kere daha ayağa kalkarak, ellerim çatlarcasına Türkçe olimpiyatlarını veya bu konularda gayreti olanları en içten dua ve muhabbetlerimle selamlıyorum.