Siyaset dünyasında en büyük dezenformasyon operasyonları, kavramlar kargaşası üzerinden işletilir. Kavramlar kargaşası veya yorum karmaşası siyasetçilerin kullandıkları en güçlü silahtır. Kavramlarla oynamadan veya kavramların içini boşaltıp kavramları turşuya çevirmeden millet evlatlarını kandıramazsınız.
Milletler veya toplumlar ortak konuşma dilleri sayesinde varlık sürdürürler. Farklı dilleri konuşan topluluklara millet değil de halk denir. Millet kavramıyla halk kavramlarını eş değer kavramlar olarak görmekte yanlıştır.
Millet denilince aynı dili konuşan, aynı ortak kaderi paylaşan ve ortak hedeflere kilitlenmiş bulunan insanların ayrışmaz birliktelikleri akla gelir ve kabul görür. Halk denilince çok daha farklı anlamlar çağrıştırılır. Halk denilince de farklı dilleri olan, hedefleri ortak olmayan, kültür bağları geliştirememiş insan yığınları akla gelir.
Bu iki kavramı ifade eden farklılıklar bir arada yaşayamazlar. İnsanoğlunun en vazgeçilemez arzusu ve ihtiyacı birliktelik oluşturma sevdasıdır. Milletler bu aşkın ürünüdür. Bu aşktan mahrum kalanlar milletlerin kimyasını bozan ayrılıkçı unsurlardır ki, ulus devletler bu unsurlara asla boyun eğmez. Türkiye bir ulus devlettir. Türkiye’yi halklar devletine dönüştürmek isteyenler kötü niyetli çevrelerdir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti çok dilli bir imparatorluğun kalıntıları üzerine ortak bir gönül sözleşmesiyle kurulmuş milli bir devlettir. Aramızdaki mahalli dil ve lehçe farklılıkları bir zenginlik olarak telakki edilmiş ve saygı duyulmuştur. Ama ne zaman ki anadilimiz olan Türkçemiz tartışılır olmuş, işte o zaman millet kimyamız zarar görmüş ve toplumun birlikteliğini sağlamakla görevli devlet varlığını korumak için her konuda olduğu gibi resmi dil konusunda da yasal düzenlemelere gitmiştir.
Bunun aksını talep veya iddia etmek anayasal bir suçtur. Bugün bazı densizler bu suçu açıktan işlemekte ve bazı zihniyet kayması yaşayan çevrelerde bu bozgunculara destek vermektedirler.
Milletlerin konuşma dili dejenerasyona uğrarsa, kavramlar tepe takla edilirse, o milleti zihinsel olarak kuşatıp fiili işgale taşımak çok daha kolay olur.
Küresel odaklar veya söz konusu odakların yandaşlarınca kuşatılmış olan bir medya dünyasının servise koyduğu kültür diliyle yetinen toplumların kültür dünyaları perişan olmuş demektir. Türk toplumunun bugünkü kültürünün arka planında ne yazık ki, kuşatılmış medyanın kirli dili vardır.
Toplumumuzu istila etmiş bulunan kavramlar kargaşasını en sade insanımızdan alında en zirvede ki insanımıza varana kadar görmek mümkündür. Yalanların doğru diye tanıtıldığı, batılın hak ambalajına konularak insanlara yutturulduğu bir sürece hep birlikte tanıklık ediyoruz.
Aynı kumaştan değişik ceket yapabileceğiniz gibi, aynı kumaştan pantolon veya tuman da yapabilirsiniz ama kavramlardan öyle dilediğiniz gibi anlamlar çıkaramazsınız. Kavramlar toplumun sosyolojik gerçeklerini, toplumun ortak ve değişmez yargılarını içerirler.
Bireylerin kavramları dilediğince kullanmaları, kendi istediği anlamlarla yüklemeye kalkmaları toplumun ortak yorum ve algı dilini sabote etmek olur.
Aynı kumaştan yaptığınız tumanla ceketi aynı giysi olarak kabul edemeyeceğiniz gibi farklı iddialar içeren kavramları da aynı anlamda kullanamaz veya bir birbirleriyle mukayese etmeye de kalkamazsınız.
Son zamanlarda benzer bir sakat bakış açısıyla Türkçülükle Kürtçülüğü eş değer kavramlar olarak görüp aynı kefeye konması gerçekten hicap duyulacak bir yorum şeklidir.
Bu milletin var olma ideolojisi olan Türkçülükle, bu millete başkaldırı ihaneti olan Kürtçülüğü aynı terazide tartmaya kalkan bir kafanın içindeki beyinin sağlığından veya o kafayı taşıyan bedenin yenik düşmüş olduğu düşünsel ve vicdan travmasından ben şahsen ülkem ve milletim adına ürperti duyarım.
Allah aşkına, hangi vicdan bu memlekette insanımızı kaynaştırıp kucaklaştırıcı bir kavram ve olgu olan Türkçülükle, Kürtçü başkaldırıyı aynı terazide tartmaya kakmaya izin verir.
Türkçülük felsefesi; Türkleşmek, İslamlaşmak ve muasırlaşmak sevda ve ülküleri üzerinde inşa edilmiş olan Türk milletinin var olma felsefesidir. Türkçülüğün gayesi bu coğrafyada yaşamakta olan bütün insanların ortak bir kaderi paylaşmaları istek ve arzudur. Kürtçülük ise bu toplumun söz konusu istek ve arzularını dinamitlemek isteyen bölücü, parçalayıcı bir ihanet çarkıdır.
Ana gövdeyi koruyup kollamakla, ana gövdeyi parçalamaya çalışma ihanetini aynı kefeye koymak anlaşılabilir bir durum değildir. Ne demek oluyor ben bu ülkede Türkçülüğe de Kürtçülüğe de karşıyım demek. Siz bu kavgada taraf değil misiniz diye sorarlar insana.
Türkiye Cumhuriyetinin varlığını yok saymayan bir anlayışın o Cumhuriyetin kuruluş felsefesini yok sayması imkânsızdır. Bu noktada çok ciddi bir çelişki ve izan sapması söz konusudur. Bu ülkede hayat süren herkes Türk’tür ve Türkçüdür. Kendisini Türk hissedemeyenler, bu milletle akraba olma şerefine nail olamayanlar kendilerine başka bir kimlik ararlar.
Merhum Mehmet Akif Türk değildir diyen bir zihniyet Türklük kavramının ne olduğunu ya bilmiyor ya da bu kutlu kavramın içini kendi keyfince doldurmaya kalkıyorlar. Biz buradan bir kere daha soyluyoruz, kendisini Türk milletinin bir bireyi olarak tanımlayan herkes Türk’tür. Bu toplumun ortak kimliği olan Türk kimliğine muhabbet duyan herkes Türk’tür.
Yorgo’nun oğlu bile olsa ve kendisi bu milletle sosyal bir akrabalık kurmuşsa Türk’tür. Oğuz Hanın oğlu bile olsa ve bu milletle sosyal akrabalık akdini bozmuşsa Türk değildir. Şimdi herkes bu ölçülerin ışığında ne olduğunu kendi gönül aynasında görebilir ve kendi adını koyabilir.
Kendilerine farklı kimlik arayışında olanlara sormak lazım? Bu milletten ne gördünüz ki şimdi küresel eşkıyaların emrine girerek asırlarca kucağında yaşadığınız bu millete silah çektiniz? Neden ve niçin oyuna gelerek kendi vatanınızı bölmeye yelteniyorsunuz? Bunu başaramayacağınızı o kalın ve uyuşturulmuş kafalarınıza ne zaman sokacaksınız?
Elli bin tane insanı katleden, onca anneyi yıllardır ağlatan, farklı dil ve farklı bayrak isteyen sizlerin; anneler ağlamasın, artık barış tesis edilsin gibi şerefsizce yalanlarınıza bu millet bundan sonra inanmaz. Ne yazık ki bu yalanlarınıza ve akıl oyunlarınıza aldananlar ve sizlere değişik haklar adı altında bu ülkeyi bölün, parçalayın vizesi vermeye yeltenen densizler var.
Türkçü olmak Türk olarak kalmak demektir. Bunun yolu da bu coğrafyada Türkçe konuşmak ve Türkçe yaşamak demektir. Aksını düşünmek bozgunculuk ve haramzadeliktir.
Herkes aklını başına almalı, siyaset dilini doğru kullanmalı ve kavramlarla oynamaktan vazgeçilmelidir. Aksı halde bu ülkede yeni acıların yaşanmasına sebep olunur ki, bunun da bedelini hiçbir kimse ödeyemez.