Uğur Dündar, bunları unutma!

Uğur Dündar, kamuoyuna yönelik iki büyük taahhüdde bulundu. Kayda geçsin diye yazıyoruz...

Uğur Dündar son günlerde kamuoyuna yönelik iki büyük söz verdi. İki çok iddialı taahhütte bulundu:

BİRİNCİ TAAHHÜT
Dündar birinci sözünü, Ergenekon iddianamesinde eşinin sık sık yurt dışına çıkışıyla ilgili yeralan bölümlerle ilgili verdi.

Dündar Ergenekon 2. İddianamesi'nin kabul edildiği akşam televizyonda bağırarak iddialı bir taahhütte bulunmuştu.

Eşinin evlendikten sonra hiç bir zaman tek başına yurt dışına çıkmadığını söyleyen Dündar, “Evliliğimiz döneminde Brezilya'ya gittiğini biri çıksın ispat etsin. Ben şu dakikada görevimi bırakacağım. Hatta intihar bile ederim. Bu namus meselesi.” dedi.

Dündar, dün Turktime.com'da yayınlanan röportajında ise; “Mesela, Ergenekon iddianamesinde eşimle ilgili astı astarı olmayan bilgilere yer verildi. Güya benim eşim yurtdışına çıkıyormuş, uzun süre kalıyormuş, Brezilya'ya sık sık gidiyormuş. Tabii ki çıkabilir yurtdışına tek başına. Bunda bir şey yok. Ancak benim eşim tek başına asla gitmedi. Ama gitse ne olur yani?” diyerek, önceki taahhüdünü “ama gitse ne olur” şeklinde yumuşattı. Ancak taahhüdü ortada duruyor.

İKİNCİ TAAHHÜT

Dündar ikinci taahhüdünü ise Turktime'da yayınlanan röportajında verdi. Dündar, Doğan Grubu'nun vergi kaçakçılığıyla ilgili soruya “işi bırakma” taahhüdüyle cevap verdi.

O soru cevap şöyle:

“Soru: Çalıştığınız medya grubunun vergi kaçırdığı iddia ediliyor. Siz ki, bütün meslek hayatınız boyunca kaçakçılık ve bu tür yanlış işlerle mücadele etmiş bir kişisiniz. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?

UĞUR DÜNDAR: Ben bunun siyasi bir karar olduğuna inanıyorum. Ben herhangi bir mali ahlaksızlığın ufacık bir parçasını görsem burada çalışmam. Bu kurum güvenerek çalıştığım bir kurumdur ve patronu da vergi rekortmeni olmakla iftihar eden bir insandır. Ama siyasi nedenlerle siz eğer bir kuruluşu yok etmek isterseniz, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ilk kullanacağınız güç kamusal güçtür, devlet kurumlarıdır. Beş tane müfettişi görevlendirirsiniz, o müfettişler eğer bulmak niyeti ile gelmişlerse mutlaka bir şey bulurlar. Sonuçta burada önemli olan yargının vereceği karardır.”

Dündar, “Sonuçta burada önemli olan yargının vereceği karardır.” diyerek, Aydın Doğan'ın mali bir ahlaksızlığı olup olmadığının yargının vereceği kararla kesinleşeceğini net biçimde söyledi. Dündar, bu durumda “mali ahlaksızlığın ufacık bir parçasını görsem burada çalışmam” diyor. Bunu da yargı kararına bağladığına göre yargı kararı çıktığı an görevini bırakacağını taahhüd etmiş oldu.

GİZLİ KAMERALARIN ŞAHI, GİZLİ KAYITTAKİ AHLAKSIZLIĞI GÖRMEDİ

Hayatı gizli kameralarla yapılan çekimlerle geçen ve şöhretini bu görüntüler sayesinde elde eden Uğur Dündar, Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik ile Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy arasındaki gizli kayıttaki “çekirdek parasına çevirme” gibi ahlaksız sohbeti görmedi. Hatta, “Ben herhangi bir mali ahlaksızlığın ufacık bir parçasını görsem burada çalışmam.” Diyen Dündar, bunu “ahlaksızlığın ufacık parçası” olarak bile görmüyor.

Oysa Dündar aynı röportajında, “gizli kameranın, gizli kaydın” yapılması gerektiğini açıkça savunuyor. Hatta Dündar, özel hayat dışında bunun habercilik açısından önemli bir belgeleme enstrümanı olduğunu söylüyor.

Bu durumda Dündar, Doğan Grubu'nun 1 milyar TL'lik vergi borcunu “çekirdek parasına çevirme” muhabbetinin özel hayat olduğunu düşünüyor olmalı.

Bu tartışma bir yana Dündar'ın verdiği iki büyük söz ortada:

1 – Karım tek başına yurt dışına gitmedi, ispat eden olursa görevimi bırakırım...

2 - Ben herhangi bir mali ahlaksızlığın ufacık bir parçasını görsem burada çalışmam. Sonuçta burada önemli olan yargının vereceği karardır.

YURT VE DÜNYA Haberleri