Ortada elbise yokken ütü ile meşgul olmak akıllıca bir iş değildir.
Bir ülke veya dünyada, ahlâk, Din’den ayrıştırılırsa, orada hayat tamamen dünyevileşir, insanlar fıtratlarından kopar, uzaklaşır ve bütün kavram ve davranışlar bencilleşerek, kişisel menfaat üzerine oturur.
Bu olgunun genel adı modernizmdir ve bunun asıl amacı bütünü bozma, Tevhidî parçalama üzerine kurulmuştur.
İnsan, Esma-i Hüsna’nın (Allah’ın güzel isimleri) bir tecellisi ve o isimleri kendi bünyesinde barındıran muazzam ve muhteşem bir varlıktır. Ahlâk (yani yaradılış kodu), dinden ayrıştırılırsa, insanın bünyesinde mündemiç / içkin olan esma dağılır ve insan, insan olmaktan çıkar, esfele, aşağıların aşağısına düşer. “Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanması” gereken insan, ilahlaşmadan “kul” duyarlığına kavuşurken, bu formülü bozduğunda insan olmaktan çıkmakta ve kendi gerçeğinden uzaklaşmaktadır. Bir insan için kendi gerçeğinden uzaklaşmaktan daha büyük bir zulüm yoktur.
Yaradılış gerçeklerini, yani fıtratlarını, tevhidlerini (bütünlüklerini) bozan insanlar bir devlete ya da yeryüzüne hâkim olurlarsa, orada insanın kıyameti kopmuş demektir. Hiçbir insanca davranışa rastlayamazsınız. Kurulan hiçbir sistem de insanca olmayacak ve insana kendini hatırlatmayacaktır. Bugün tüm dünyada yaşanan gerçeklik budur; hakikatten uzaklaşan (ahlâktan soyunan) insan, kendi gerçekliğinin (yonttuğu putunun) mahkümü konumuna düşmüştür.
Allah’a kulluktan uzaklaştıkça, insan, kendi ilahlığını ilan eder. Güçlü bir devlet midir, bir başka zayıf devleti işgale kalkışır, zulmün kralı olur. Elinde mal mı var, onu stoklar, karaborsaya düşürür ve kendi cebini doldurmanın şeytani heyecanını yaşar. Yüzlerce örneğini hayatın her safhasında görmek mümkündür.
“Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” diyen ahlâk abidesi, Sevgililer Sevgilisi Efendimiz, bu hadisi ile hayatın özünü bize duyurmak istemiştir. Duymayanların kurduğu bir dünyada mutluluk aramak boşuna bir çabadır.
Ahlâktan soyunan insan, bireyin özgürlüğünü sınırsız görür. Bu anlayış kutsalı yok ettiği gibi, bireyi temel referans birimi haline getirir. Bu durum egoizmi kökleştirmez mi? Bu da güce dayalı istibdadı yerleştirir. İşte bunun adı materyalizmdir, modernizmdir.
Bireyin temel referans birimi haline geldiği sistemlere demokrasi denir. Birey temel referans birimi olunca hayattan tanrıyı kovma gücüne de erişir! Bireyler modernitede fıtratlarından soyunup tanrılaştıkça Din’den, yani kendi hakikatinden uzaklaşır. Bu çerçevede bilim, ahlâk, sanat, hukuk, siyaset Din’den ayrıştırılır. Bu ayrıştırmanın en riskli olanı ahlâkın Din’den ayrıştırılmasıdır.
Allah adeta hayattan uzaklaştırılır, otorite alanı reddedilir ve bir dünya kurulur. İşte bunun adı Modernizm’dir. Burada insanları çok çalışır, üretir görürsün; fakat örümcek ağı kadar dayanıksızdır her şey ve her hareket ölümü hatırlamamak üzere kurulmuştur. Fıtratından, ahlâktan uzaklaşan her insanın en büyük korkusu ölüme yakalanmaktır; bunun için akla gelmedik işler yapılır, eğlenceler tertiplenir.
Allah hayattan kovulunca, ibadetlerin de bir anlamı kalmaz, onu yerine şehvet ve dünya sevgisi yerleşir. Bu “sevgi devrimi” başkalarının gözyaşı ve kanı üzerinde yükselir; çünkü her şey şehvet üzerine kurulmuş ve bencillik hayat olmuştur.
Çağın bütün kavramları (izmler vs.), hayatı Din’den koparmak üzere yirmi dört saat, üç yüz altmış beş gün eylem halindedir. Yaradılış gerçeğini bozmuş, Tevhid’den uzaklaşmış her sistem, insan bu eylemin birer taşeronudur. (Sen hâlâ beş vakit namaz kılmıyorum ama… demeye devam et!)
İnsan ise Tevhidî / bütüncül sorumluluk duygusu omuzlarına yüklenerek dünyaya gönderilen bir varlıktır. İnsan kendinden sorumlu olduğu kadar, başka insanlardan da, can taşıyan tüm varlıklardan, doğadan, hatta bütün evrenden de sorumlu olan bir varlıktır. Çünkü ilahi emanet evreninde tüm varlıklar, insana verilmiş bir emanetten ibarettir. Fıtratından uzaklaşan her insan ve fıtrat bozguncusu her sistem, yarın ilahi adalet önünde emanete hıyanetten yargılanacak ve gereken cezaya çarptırılacaktır.
Rabbim; bütün organlarımızla “Lailahe İllallah” demeyi ve Tevhid’i içselleştirip yaşamayı, dünyadan bu imanla göçmeyi nasip eylesin.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci