Artvin’in Hopa, Borçka ve Arhavi ilçelerinde yaşamını sürdüren, eşine çok az rastlanan ve Artvin bölgesinde de nadir görünen boynuzlu engerek yılanı ilaç sanayinde kullanılan zehiri nedeniyle yabancıların tehdidi altında bulunuyor.
Boynuzlu engerek yılanının zehrinin ilaç sanayinde oldukça kıymetli olduğunu ifade eden Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Temel Göktürk, ülkemizde sadece Artvin-Hopa, Borçka ve Arhavi ilçelerinde yaşamını sürdüren bu endemik sürüngen üzerinde Avrupa ülkelerinde ilaç ve serum şişelerinde kullanılmak üzere ciddi bir çalışma yapıldığını ve bu nedenle bu yılanları kaçırmaya çalışan yabancılara rastladıklarını söyledi.
Sırtında koyu kahverengi, baklava deseni benzeri zikzak desenleri bulunan yılanla ilgili bilgiler veren Göktürk “Beneklerinin ortası kenarlara göre daha açık olur. Kuyruğun uç kısımları genç bireylerde sarımsı pembe renkli olur. Başın üst kısmında küçük ve belirgin benekler bulunur. Karın bölgesi sarımsı beyaz ve küçük benekli olur. Hareketleri oldukça yavaştır. Eylül-Ekim'den Mart-Nisan'a kadar kış uykusuna yatarlar. Boyları genel olarak 50-60 cm (erkekler en fazla 90 cm) kadar olur. Zehirleri insan için tehlikeli olabilir. Ancak üzerine basılmadıkça veya rahatsız edilmedikçe insanı ısırmazlar. Eğer sıkıştırılırlarsa başlarını havaya kaldırarak tıslarlar ve kendilerini çok tehlikede hissederlerse saldırabilirler” dedi.
İlaç sanayinde kullanılan zehri ile ilgili olarak Göktürk “Genel olarak yılan zehri sarımsı veya beyazımsı bir sıvı olup içinde az-çok katı cisimler bulunan (ölü hücre parçaları), yapışkan, sudan biraz daha yoğun bir sıvıdır. Açık havada kolayca bozulur. Kurutulursa veya kristalize edilirse karanlık ve serin yerde tutmak şartıyla uzun yıllar tesirini kaybetmez. Kuru zehir saf suda veya tuzlu suda tekrar eritilebilir. Zehrin kimyasal bileşimi henüz tam aydınlanmış değildir. Fakat proteinli maddeler ve çeşitli fermentler ihtiva ettiği öteden beri bilinmektedir. Yılan zahirinin şifasal özelliği çok eski tarihlerden beri bilinmektedir. Yılan zehrindeki toksik unsurları fizyolojik etkileri bakımından iki grup altında toplamak mümkündür. Birinci grup, sinir sistemi ve duyu organları üzerinde etkili olan nörotoksik zehirlerdir. Bunlar soluk alıp vermede görev alan kaslar, özellikle diyafram üzerinde de etkilidir. İkinci grup ise hemolytik (Hematatogen) yani kan parçalayıcı toksinlerdir. Bunlar dolaşım sisteminde bozukluklar meydana getirir ve çeşitleri fazladır. Mesela; kanın pıhtılaşmasına mani olan antifibrinler, veya kırmızı kan hücrelerini tahrip eden hemolysinler gibi. Zehirden yapılan ilaç damar daraltıcı ve kan durdurucu etki yapmaktadır. Kobra yılanlarından elde edilen zehir, sancıları dindirmede faydalı görülmektedir. Bilim adamları yaptıkları araştırmalarla alışkanlık yapmayan bir ağrı kesici üreteceklerini düşünüyorlar. ‘Kistin’ adlı bir bileşiğin kanın pıhtılaşmasını önlediğini ortaya çıkardılar. Araştırıcıların yapmış olduğu bu keşif kalp hastalıklarının tedavisinde yeni nesil ilaçlara önderlik edebilir. Bunlardan başka bu sahada çalışan bilim adamları sara hastalığı, mafsal iltihabı, nefes darlığı, bronş açıcı, ağrı kesici gibi bazı önemli rahatsızlıklara karşı yılan zehri yolu ile tedavi şekilleri aramaktadırlar. Son yıllarda kobra zehiri kansere karşı kullanılmaktadır. Brezilya başta olmak üzere Hindistan, Almanya ve Azerbaycan’da kurulmuş tesislerde yıllardır ilaç ham maddesi olarak yılan zehiri üretimi yapılmaktadır.Sağılan sıvı zehir ‘Liofilize’ cihazı ile kristal hale getirilerek ilaç sanayinin kullanımına sunulmaktadır” diye konuştu.
Doç. Dr. Temel Göktürk, çay toplama döneminde bulunulduğunu ve çaylık alanlarda sıkça rastlanabilen yılan türü konusunda vatandaşların dikkatli olması konusunda uyardı.