Yargıya müdahalenin belgesi

Kışlalı dün "Asker işi Yargıyla bitirmeli" yazdı, bugün belgesi çıktı..

Askere en yakın kalem Mehmet Ali Kışlalı dün, yeni süreçte Askerin işi Yargı'yla bitirmesi gerektiğini şu satırlarla yazmıştı: "Türkiye'nin değişen koşulları içinde, TSK'nın üzerine titrediği laik temelli Cumhuriyet'in muhafaza edilmesinde, ön plandaki rolün şimdi yüksek yargıya düşmekte olduğu görülüyor. Olaylara bu açıdan bakınca da askerin ağırlığının yargının ardında yer alması rejime, günün koşullarına daha uygun, sağlıklı bir güvence ve yasallık sağlıyor."

Kışlalı dün bunları yazarken bugün, Askerin 28 Şubat'ta işi yargıyla nasıl bitirdiği, Yargıya Genelkurmay tarafından gönderilen "resmi emir belgeleriyle" ortaya çıktı.

İŞTE O BELGELERİN HABERİ 

28 Şubat sürecinde postmodern darbenin aktörlerinin yargıyı yönlendirme çalışmalarının 'brifinglerle' sınırlı kalmadığı ortaya çıktı. Gazeteci Nazlı Ilıcak'ın 'Vesayet rejimine karşıyız', 'Yeter söz milletin' yazıları nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı'nın Adalet Bakanlığı'na yaptığı suç duyurusunu dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in yakından takip ettiği anlaşıldı.

Zeytinburnu savcısının bilirkişi raporu doğrultusunda verdiği takipsizlik kararından rahatsız olan Çevik Bir, buna 'genelkurmay başkanı namına' 'gizli' ibareli bir yazıyla itiraz ediyor. Ilıcak'ın yazısının değerlendirilmesi için 'bilirkişiye gerek olmadığı'na dikkat çekilerek, dosyanın en yakın ağır ceza mahkemesine gönderilmesi 'rica' ediliyor.

Devlet prosedüründe emir kipi olarak bilinen 'rica'dan sonra dosya Eyüp Adliyesi'ne gönderiliyor. İtirazı değerlendiren Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın kararının yasa ve usule uygun olduğuna dikkat çekiyor ve kararı onuyor. Ancak 28 Şubatçılar bununla da yetinmiyor. Kesinleşmiş hüküm olmasına rağmen Ilıcak'ın aynı yazıları için Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne de suç duyurusunda bulunuyor. Hukukçulara göre Bir'in yazısı yargıya müdahale. Doç. Dr. Mustafa Şentop, "Muhatabın doğrudan talimat olarak algılayacağı bir üslup söz konusu." diyor. Ilıcak ise Paşa'nın gizli yazısını ilk kez duyduğunu belirterek şöyle devam ediyor: "Hakkımda yüzlerce dava açılmış tı. Diğer savcıların da aynı yönde davranmasını engellemek için böyle yapılmış."

Yıl 1997. 28 Şubat'tan hemen sonra. Yer Zeytinburnu Adliyesi. Bir savcı telefonda yükses sesle konuşuyor. Bu sırada odaya avukat Mustafa Yağmur giriyor. Savcı, telefondaki muhatabına 'Ne yaparlarsa yapsınlar, korkma. Hukuktan asla taviz verme...' diyor. Konuşma ilerledikçe daha da sertleşiyor. Avukat özel bir konuşma düşüncesiyle odadan çıkmaya çalışırken savcı, eliyle dur işareti yapıyor. Ahizeyi bıraktıktan sonra "Avukat bey, şahit ol. Eğer bana bir şey olursa sebebi Çevik Bir'dir." cümlesini kuruyor. İlk defa gördüğü savcının şahitlik talebiyle şoke olan avukat, duyduğu yeni sözler karşısında iyice şaşırıyor: "Telefonda genç bir hakimle görüşüyordum. Çevik Bir, hukuka aykırı olarak işlem yapmamızı istiyor. Gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Genelkurmay'dan olduğunu söyleyen bazı isimler arayıp Paşamın gönderdiği dosya ne oldu diye soruyor." Avukat Yağmur'un verdiği bilgiye göre adı geçen savcı, Azmi Ergezen. 12 yıl önce yaşadığı olayı hatırlayan Ergezen, 'telefondaki ifadelerini' doğruladı. Ama daha fazla konuşmak istemediğini bildirdi.

Dosya bilirkişiye gidiyor

Avukat Mustafa Yağmur, tanık olduğu konuşmayı anlatırken "Çevik Bir, Nazlı Ilıcak'ın cezalandırılması için savcılığa baskı yapıyormuş." dedi. Nazlı Ilıcak Akşam gazetesinde 'Vesayet rejimine karşıyız', 'Yeter söz milletin' başlıklı iki makale yayınlıyor. Genelkurmay Başkanlığı, "TSK'nın manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif ettiği" gerekçesiyle Ilıcak için Adalet Bakanlığı'na suç duyurusunda bulunuyor. TCK'nın 159. maddesinden hareketle 6 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İlgili yazı kısa sürede Zeytinburnu Adliyesi'ne ulaşıyor. Savcılık, Ilıcak'ın yazılarını TCK'nın 159. maddesine muhalefet teşkil edip etmediğinin tespiti için, bilirkişiye gönderiyor. Bilirkişi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Yener Ünver. Ünver, raporunda 'Yazılar düşünce özgürlüğü kapsamında mütalaa edilmelidir' diyor. Savcılık da aynı yönde karar veriyor ve 'kovuşturmaya yer olmadığına' hükmediyor. Adalet Bakanlığı'na da bilgi veriliyor. Bakanlık, Zeytinburnu'ndan gelen bilgiyi 25 Ağustos'ta Genelkurmay Başkanlığı'na iletir. Resmî belgelere yansıyan ifadeler ve yapılan işlemlere bakınca 'takipsizlik kararı' Çevik Bir'in canını çok sıkmışa benziyor. 'Genelkurmay başkanı namına' İkinci Başkan Çevik Bir imzasıyla, Zeytinburnu Cumhuriyet Başsavcılığı'nı muhatap alan 'gizli' bir 'itiraz' yazısı çıkarılıyor. İlgili yazıda, Hakim Yarbay Akif Vurucu, bilirkişiye gerek olmadığına dikkat çekerek şöyle diyor: "Savcının hukuki bilgisi dahilinde olduğu açıkça ve kolayca anlaşıldığı halde bilirkişi tayin edilmesinin ve dinlenmesinin yasaya ve yerleşik uygulamaya açıkça aykırı olduğu görülmektedir."

 

Çevik Bir'in itirazı ise daha sert: "İtiraz yazısının suç dosyası ile birlikte incelenmek ve gereği yapılmak üzere en yakın ağır ceza mahkemesi başkanlığına gönderilmesini rica ederim." Aynı yazı bilgi için Adalet Bakanlığı'na da gönderilir. Devlet yazışma prosedürüne göre, 'rica' bir üst makamın, altında bulunanlara emir vermesi anlamını taşıyor. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakultesi'nden Doç. Dr Mustafa Şentop'a göre 'Ortada bir usul hatası var. Muhatabın doğrudan talimat olarak algılayacağı bir üslup söz konusu."

Çevik Bir'in 'Genelkurmay başkanı namına' itiraz etmesi ile ilgili görüşlerini sorduğumuz Nazlı Ilıcak 'bu bilgiyi ilk defa duyduğunu' söyledi. Savcılar üzerinde baskı olduğunu doğrulayan Ilıcak, "Baskının Adalet Bakanlığı üzerinden geldiğini tahmin ediyordum." dedi. Takipsizlik kararına, Çevik Bir'in neden müdahale ettiği sorusu için "Hakkımda yüzlerce dava açılmıştı. Diğer savcıların da aynı yönde değerlendirme yapmasını engellemek için" yorumunu yaptı.

Üst yargının brifing aldığı dönemde Genelkurmay'dan gelen 'emrin' yerine getirilmemesi çok zor. Zeytinburnu Savcılığı, dönemin Adalet Bakanlığı'nın bilgisi dahilinde olayı Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderir. İtirazı değerlendiren Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın kararının yasa ve usule uygun olduğuna dikkat çekiyor ve kararı onuyor. Savcının yaptığı işlemin doğru olduğu tespit ediliyor. Kesinleşmiş hüküm olduğu halde Nazlı Ilıcak aynı yazılar nedeniyle bu kez Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne şikâyet ediliyor. Ama daha önce verilmiş bir karar olduğu için buradan da istenen sonuç alınamıyor.

YURT VE DÜNYA Haberleri