YENİ OYUN VE OYUNCULAR

Seyfullah FIRAT

Tarihimizin en kirli ve en kapsamlı oyunuyla karşı karşıya getirilmiş bulunuyoruz.
Oynanan oyun, oyunun senaryosu ve oynatılanlar belli.
Oyunun hedefi de Türk milleti ve bu milletin muhteşem geleceği.
Bunun sebebi hikmeti de, küresel eşkıyaların gelecekteki korku ve endişeleri.
Öyle ya! Bu millet bir gün ayağa kalkarsa ve bu coğrafyanın yeniden horozu olursa, küresel eşkıyaların bütün planları bozulmuş olmaz mı?
Bunun gereği olarak ta bu milleti oyalamak ve hırpalamak şart.
İç ayaklar da müsait olunca, zaman geçirmeden düğmeye bastılar ve oyuncular da oynamaya başladılar.

Oyunun senaryosunu küresel aktörler yazmış. Zaten eski oyunları da onlar yazmıştı.
Türkiye küresel tiyatronun oynandığı bir sahneydi onlar için.
Dünkü oyun soğuk savaşın kodları üzerine kurgulanmıştı.
Şimdiki oyun ise “Yenidünya düzeni” tuzağı doğrultusunda yazılmış.

Elbette yeni oyunu eski oyuncularla oynamak emperyalistlerin işine gelmez ve gelmeyecekti.
Çünkü yeni oyunun oynanabilmesi için yeni oyunculara ve ekiplere ihtiyaç vardı.

Yeni senaryoyu sahneye sürebilmek için, eski oyuncuları kostümleriyle birlikte çöpe atmak ve yeni oyunculara uygun bir oyun sahnesi tesis etmek gerekirdi.
Yani alan temizliği yapmak şarttı ve bu temizlik başlatıldı.

Şimdilerde Türkiye bu bağlamda, yeniden gömlek değiştiriyor adı altında, yeniden şekillenişlere zorlanıyor.
Dünkü ekibin yerine, malum bir cemaatin kadroları ustaca bir şekilde dolduruluyor.
Bu ahmak takımı da, arkalarındaki dağları yıkılmaz zannedip har vurup harman savuruyorlar.

Peki, düğmeye kimler bastı?
Elbette ABD ve İsrail bastı.
Yoksa öyle birileri ucuzundan kahramanlığa soyunmasınlar.
Bugün kahraman diye fiyaka satanlar da bu işten pek hoşnut değiller.
Yeni oyunu kucaklarında, hatta kendi yattıkları beşikte buldular.

İktidar erkini elinde bulunduranlar, kucaklarında buldukları bu takımı camı avlusuna bırakamazlardı ya.
Sahip çıkmak zorunda kaldılar ve çok kötü bir şekilde de oyuna geldiler.
Şimdi nasıl oyuna geldiklerini idrak etmiş olsalar da iş işten çoktandır geçti artık.

Ben eminim ki, Sayın Başbakan her hangi bir genel seçimde bugüne kadar tavız verdiği malum cemaate eskisi kadar pirim vermeyecek.
Daha şimdiden cemaatler arası parsel kapma yarışı başladı bile. İşte bu nokta, iktidarın da sonunu belirleyecek gibime geliyor.

Düğmeye ABD bastı, İsrail destek verdi ve malum cemaat mensupları da Üsküdar’a doğru at koşturmaya başladılar ve bir hayli da mesafe aldılar.


Adamın birisi çıkmış ve bu adam bugüne kadar bu milletin görüp bilemediği koskocaman bir terör örgütünü deşifre etmişmiş.
Eğer bu haham bozuntusu ortaya çıkmasaydı vay bizim bu devletin haline demeye getiriyorlar.

İnsan merak ediyor! Bu Haham bozuntusunun yıllar önce bildiklerini meğer bu devlet bilememiş.
Yoksa bu adama bu Çingene dansını yapanlar mı acaba bu kadar bilinmezi yüklemişler de, şimdi işlerine öyle geldiği için kendilerini deşifre ediyorlar?
Durum eğer böyle ise, bu defa da neden acaba sorusunu sormak zorunda kalıyoruz.

Bu varsayımlar bizi hangi adrese taşır veya bu adrestekilerin gelecekle ilgili hesapları nelerdir acaba?
Bütün bu sorulara bu ülkeyi seven herkes mutlaka makul bir cevap vermek zorundadırlar.
Aksi halde “Kurtlar Vadisi’ni” izlemeye devam edeceğiz.
Biz bu filmi izlerken aman dikkat edelim de bu ülkenin altını birileri oymasın.

Şimdi hep birlikte Türkiye’nin kuş bakışı fotoğrafını çekip çok kısa bir kesit sunalım isterseniz.
Mevcut fotoğrafımıza veya önümüze konulan resme baktığımız zaman şunları görüyoruz;
Türkiye beş yıl önceki Türkiye değildir.
Her şey tepe takla olmuş durumda.
Kırmızıçizgiler silikleşmiş, Kürt devleti kurulmuş, Kıbrıs elden uçmuş, devlet kurumları arasındaki eş güdüm bozulmuş, toplum hızla kamplaşmalara doğru taşınıyor.

Bu fotoğrafın altında ezilecek birileri mutlaka olmalıdır.
Bu fotoğraf hiç de hoş ve yakışır bir fotoğraf değildir.
Bu fotoğrafın altından kalkmak da öyle her kabadayının becerebileceği bir iş asla değildir.

Meğer bütün paşalar hainmiş de bu millet bugüne kadar bunu bilememiş.
Şimdi birileri geldi ve Türkiye’yi bu zalimlerden kurtardılar.
Doğruysa helal olsun, milyon kere helal olsun.
Ya yanlışsa, o zaman da Allah bu milletin ve zihinsel kilitlenme yaşayan iktidarın yar ve yardımcısı olsun.

Dönen dolaplar, sahnelenmek istenen kirli oyunlar öyle zannedildiği gibi basit bir tiyatro oyunu değildir.
Koca bir milletin geleceğini tehdit eden dolaplar dönüyor ve tarihin en kirli oyunu oynanıyor diye kaygı duyuyoruz.

Sayın Başbakan son zamanlarda BOP barış projesinin doğmadan öldüğünü söylüyorlar.
Peki, barış projesi doğmadan öldüyse, acaba bu proje sayesinde Türkiye’yi yutmaya niyetlenenler bu defa da Türkiye’yi savaşla mı yutmayı deneyecekler acaba?


Komplo teorileri havalarda uçuşuyor. Türkiye’nin iç savaşa, iç kargaşalara taşınmak istendiğini iddia edenler var. Bu düşüncelere âcizane bendeniz de katılanlardanım. Türkiye çok tehlikeli bir oyunla karşı karşıyadır.

İktidar partisi düşmüş olduğu tuzağın kıskacında ve belki de uğradığı ihanetin ezikliği içerisinde aklını şaşırmış durumda.
Oyununa geldiği çevrelere bu noktada rest çekecek durumda hiç de değil. Rest çektiği an iktidar adeta boşlukta kalır.

Adamlar kararlarını vermişler ve Türkiye’yi hırpalayarak hizaya getirecekler. Türkiye’nin muhteşem geleceğini kendi çıkarlarına ters bulanlar şimdi içimizdeki ayaklarıyla hem iktidarı tırnaklıyorlar, hem de milli devletin altını oyuyorlar.

Türkiye olağanüstü dönemlerden geçerek bu günlere geldi.
Geçmişte oynanan oyunlara karşı zaman zaman hukuk dışı operasyonlara imza atan bu devlet, şimdi kendi kopyasına hesap verir duruma düşmüş.


Oyun çok acımasızca ve ahlaksızca oynanmaktadır. Beni en çok yaralayan husus, bu oyunun ayaklığını yapanların kirli danslarını din patenti altında oynamalarıdır.

Elbette bunların maskesi bir gün düşecek ve bu millet kendi oyun senaryosunu yine kendisi yazıp oynamanın yolunu mutlaka bulacaktır. Peki, o zaman da bu devşirme ve iş birlikçi takımı bu millete yaptıkları bunca kötülüğün faturasını Allah’ın huzurunda nasıl verecekler acaba?

Böylesine büyük bir günaha katkısı olanlar bu vebalın altından acaba nasıl kalkabilecekler?
Biz son bir defa daha tarihi herkese yegâne ve tek adres olarak işaret etmek istiyoruz.
O adrese baktığınız zaman göreceğiniz tek gerçek, bu millete kem gözle bakanları bu milletin asla affetmediği gerçeği olacaktır.