Yıldız Kenter 'Beni de yakın' dedi!

"ışığa günah diyorlardı şimdi camilerde kullanıyorlar" diyen Kenter ölünce köpeklerin yakıldığı yerde yakılmak istediğini söyledi. İşte o ilginç açıklamalar..

Ünlü Soprano Leyla Gencer'den sonra tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter de yakılmak isteğini söyledi. Kenter neden yakılmak istediğini şöyle anlattı.

İşte Türk tiyatrosunun duayenlerinden Yıldız Kenter'in odatv'ye yaptığı açıklama:

“Ben yakılmak istediğimi söylüyorum. Bunun sebebi var zaten mecbur olacaklar ileride bunu yapmaya. Mezarlıklar adam almıyor artık. Geçen gün benim yengem öldü. Ölüsünü ağabeyimin yanına gömdüler, üstüne gömdüler yani. Fakat yol diye bir şey yok, yollara bile gömmüşler ve üstüne basıyorsun yüreğin titriyor.

Ölüye saygı nerede, çöplük gibi, bakımsız Karacaahmet'tin o bölümleri. Şey yaptırdık, adamlara para veriyoruz, temizlesinler bilmem ne diye, yok olmuyor, olmuyor ve oraya gittiğim zaman ben her zaman zor buluyorum yolu. Şey yok, saygılı yerler değil maalesef, yakışmıyor bize, bu kadar bakımsız, bu kadar çöplük gibi tinerci çocukların dolaştığı bakımsız, tehlikeli yerler çoğunlukla.

Belirli yerleri bazen bakımlı oluyor. Beni rahatsız eden Bugün gazetesinde çıkan bir yazı, bunu söyleyen kişiye söylenecek çok laf var ama galiba en hafifi bunların çok ayıp ediyorlar, ayıp. Kültürü alıyor, buna günah diyen insanlar, eskiden ışığa günah diyorlardı kullandılar, camileri hep elektrik donattılar değil mi? Kandillerle aydınlanmıyor.

Bisiklete günah diyorlardı alıştılar, araba Gavur icadıydı alıştılar hepsine. Sen Batıya bu kadar yönelmek için bu kadar çırpınıyorken batının getirdiği bu âdeti de yaşayanlara yer açılması amacı ile adapte etmemiz lazım. Zaten ileride mecbur olacaklar. Olmamalarına imkân yok. Bakın Turgutreis'te şuanda meydan olan yer eskiden mezarlıkmış. Turgutreis meydanı yaptılar, döşediler, park yaptılar. Değişecek bunların hepsi.

Şu dünyada öldükten sonra yer işgal etmek istemiyorum. İnsanların mezar bakımsız, mezarın üstüne insanlar çıkmış, mezar üstünde köpekler pislemiş doğal olarak. Mezarın üstüne onun sevdiği meyve ağacını dikmiştim çıkmışlar, taşı oymuşlar, taşı devirmişler. Su kesilir sulayamazsınız, çiçekler kurur.

Turgutreis'teki mezarlıkta Şükran için çektiğim sıkıntıyı anlatamam. Bir defa her zaman bakamıyorum. Yazları gidip geldikçe bakabiliyorum onun dışında belediyenin böyle bir hizmeti yok Türkiye'de. Yani orada eşi, dostu, akrabası olanlardan bir şey alabilirler. Her şeyden vergi alıyorlar. Bundan da alıyorlar aslında ama, çok bakımsız. Turgutreis'teki mezarlık Karacaahmet'tekine kıyasla çok daha iyi, ferah bir yer.

Ama Karacaahmet yatacak yer değil. Ben hiç kimseyi sıkıntıda bırakmak istemiyorum. Ben çünkü gidiyorum Şükran'ın mezarındaki çiçekleri ölmüş görüyorum onları da. Halbuki Şükran o çiçeklerle yaşıyor benim için, çiçeği çok sevdi için. Su kesiliyor, su yok.

Biz de yalnız köpekleri yakıyorlar, köpeklerin yakıldığı yerde yapılabilir. Biraz külüm karışırsa önemli değil.”

YURT VE DÜNYA Haberleri