Trabzon Sivil İnisiyatifi adı altında bugün Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde toplanan 27 sivil toplum kuruluşu temsilcisi ortak bir açıklama yaparak “Yolsuzluğa da Provokasyona da Hayır” deklarasyonu yayınladı.
Trabzon Sivil İnsiyatifi olarak bürokraside, siyasette, sivil toplum kuruluşlarında, basında, yargıda, sermayedeki her türlü yolsuzluk, rüşvet, irtikap gibi ahlak dışı iddiaların kesinlikle üzerine gidilmesini belirten Trabzon Sivil İnsiyatifi Başkanı Cemal Binler, “Burada suçlu var ise ortaya çıkarılıp gerekli cezaların verilmesinin milletimizin beklentisi olduğuna inanıyoruz. Bu düsturdan asla taviz verilmez. STK’lar olarak konunun sonuna kadar takipçisi olacağız. Diğer taraftan; adaletin temel kuralı yargı süreci bitmeden kişi ve kuruluşların basın, siyaset, yargı, ve uzantıları tarafından peşinen suçlu ilan edilmesini art niyetli ahlak dışı bulmaktayız. Bilinmelidir ki Türkiye, ‘Oslo Barış Süreci’ ile kendi iç bütünlüğünü sağlamıştır. Uluslar arasında arenada, söz sahibi olmaya başlamıştır. Sadece Afrika’da otuz üç ülkede, Asya ve Güney Amerika’da elçiliğimizin bulunmadığı ülkelerde yeni elçiliklerin açılması bunun bir göstergesidir. Masum olarak gösterilmeye çalışılan ‘Gezi olaylarında’ karşı çıkılan projeler olan, Marmaray Projesi, Boğaz Köprüsü, Havaalanı. Kanal İstanbul Projesi, Nükleer Santral Projeleri Ne hikmetse 17 Aralık operasyonunda, savcı Muammer Aktaş tarafından da projelerin yapımcılarının mal varlıklarının dondurulup tutuklanma yoluna gidilerek, projeler engellenmeye çalışılıyor! Böylece gezi olayları ile yapılmaya provokasyon yargı yoluyla gidilerek, projeler engellenmeye çalışılıyor! Böylece gezi olayları ile yapılamayan provokasyon yargı yoluyla yapılmak mı isteniyor ? Kuzey Irak petrol gelirlerinin parasının Türkiye’ye yatırılması rahatsızlık mı veriyor? Tüm bu provokasyonlar ABD, İsrail ile ülkemizdeki iş birlikçileri tarafından sahneye konulmak isteniyor” dedi.
“Çocuklarımızı severek, güvenerek, destekleyerek teslim ettiğimiz ‘Hizmet Hareketi’nin düzenlenen provokasyonlarda medyası, sermayesi ve temsilcileri ile bulunması bizleri derin derin düşündürmektedir” diyen Binler, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Şöyle ki; 28 Şubat’ta baş örtüsü zulmünü yapanların ‘içtihat’ makamında gösterilmesi, F.G.’nin Irak işgalinde, ‘Irak’tan İsrail’e atılan füzelerden ölen birkaç çocuğa üzüldüğünü söylemesi’ fakat Irak’ta, Afganistan’da, ABD tarafından bombalarla evleri başına yıkılan, öldürülen, işkence edilen kadınlar, çocuklar için ses çıkarmaması, hele yüz binlerce kızımızın kirletilmesine tepki vermemesi, Mavi Marmara’da mazlum ve şehit olanları kınayarak ve İsrail’i kastederek ‘otoriteden izin almaları gerekirdi’ diye suçlamalarda bulunması kabul edilemez. Hakan Fidan olayında ABD ve İsrail’in (Fidan’ı istemiyoruz) tavrına hizmetçe destek verilmesi, siyasi bir operasyon olduğunu düşündüğümüz 17 Aralık 2013 operasyonunda suçüstü yakalanan ABD ve İsrail’le iş birliği yapılması ve halen devam etmesi, her türlü iftira ve provokasyonun ‘Hizmet Medyası’nda belge diye sunulması mevcut hükümet tarafından 11 yıllık süre içerisinde özellikle yargıda, emniyette, bürokraside, sermayede, medyada, okullarda her türlü desteğin verilmesine rağmen seçilmiş halkın meşru iktidarına karşı devlet içinde paralel bir yapılanmaya gidilmesi, bu operasyon ile faiz, döviz, borsa zararının yüz milyar dolar bulması bizleri düşündürmektedir. Acaba cemaatin üst yapısı ABD ve İsrail’in kontrolünde midir? Kardeş bildiğimiz ‘Hizmet Hareketi’ gönüllülerini de uyarma dini ve vicdanı vecibemizdir diye düşünüyoruz. Trabzon Sivil İnsiyatifi olarak, hükümeti sonuna kadar destekliyoruz. Kardeş bildiğimiz ve samimiyetinden şüphe duymadığımız hizmet gönüllerinin bu ve benzeri olaylarda ümmet şuuru ile hareket etmelerini beklemekteyiz.”