SEVGİLİ İÇİN AH EDENLERE SELAM OLSUN
“Sanmam taleb-i devlet ü câh etmeye geldik,
Biz âleme bir yâr için âh etmeye geldik.” (Yenişehirli Avni Bey)
( Biz âleme devletten makam, mevki istemeye değil, bir sevgili (Allah) için ah etmeye geldik.)
Sahi, biz bu âleme niçin geldik? Evlenmek, çoluk- çocuk sahibi olmak için mi?
Bir makam ve mevkiye geçip nefsimize paye çıkarmak için mi?
Devlet kurup insanlara hükmetmek, onları köleleştirmek için mi?
Bir sevgiliyle gününü gün etmek için mi?
Bunları çoğaltabilirsiniz.
“Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk (ibadet) etsinler diye yarattım.” (Zariyat; 56)
İnsan yaradılış amacını bilemezse ve bu amacından saparsa, ondan daha zalim, merhametsiz hiçbir yaratık yoktur. İnsanın insan olabilmesi için birinci görevi kendini fetihtir, kendini bilmesidir.
“Allahsız kâinat, ruhsuz madde, dinsiz insan.” Parolasıyla yola çıkanlar, sonsuza çıkan yolları vurarak insanlığı yok etmeye çalışıyorlar. Kurdukları nefs-i emmare imparatorluğunda “demokrasi” nutukları atarak, çoğunluğu saptırmak ve sonra da çoğunluk diktasını kurarak özdeki insanı öldürmek için çareler arıyorlar.
“Yeryüzünde bulunanların çoğu, kendilerine uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar…” (En’am, 116)
Özüyle, yaradılış gerçeğiyle tanış olan insanın “çoğunluk” diye bir derdi yoktur, onun bütün derdi, Sevgili’sinin huzuruna insan olarak çıkmaktır. Amacı insan olmaksa, dünyadaki bütün hareketleri de insanlık yararına ve helâldir. Amacı insan olmak değilse, yeryüzünü altınla donatsa yine de zalimdir; çünkü fıtrat sapması yaşadığından insanlığı da fıtratından uzaklaştırmaktadır. İnsanın kendine yabancılaşmasından daha büyük zulüm mü olur?
Muhammed İkbal ne güzel söyler:
“ Yirminci asrın insanı, okyanusun derinliklerinde gezinmeyi, göklerin yüksekliklerinde uçmayı öğrendi, ama yeryüzünde insan gibi yürümeyi unuttu.”
Gönülden gönüle akan meveddet (muhabbet, sevgi) ırmakları olmadıkça insan, insanın dostu olamaz.
İnsan hayal kurmayı çok sever. Hayalinde, masal kahramanlarına taş çıkartırcasına kendini kahraman ilan eder. Ne var ki, hakikatle temas kuramayan hayaller gerçekleşemez. Hayat, kırk yaşına kadar hayal kurmak, kırkından sonra da hayal kırıklığına uğramakla geçer. Oysa, Vahy’in vadilerinde hayal kursaydı, cennet mülkünün tapusunu elde eder, Sevgili’yle kavuşmanın mutluluğunu yaşardı.
Gençlere bir çift sözüm var:
Gençler; “aşk” deyince sadece “sex”i anlamayın; “hubb-i fillah- Allah sevgisi” esasına dayanan gerçek dostluğun yüceliğini anlamak ve tatmak için biraz gayret sarf edin. Bu dostluğu ve sevgiyi tanımadan bu dünyadan göçmeyin. Özünüze hitap etmeyen, onu geliştirmeyen her söz ve davranış, sizin kıyametinizdir. İnsanlığın kurtuluşuna yardımcı olun! Sizin sorumluluğunuz, yaşlılardan daha çoktur. İnsanı insan yapan da sorumluluktur.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT