SÜRÜSÜNE BEREKET!
Hep karşı mahalle üslubuyla yazı yazarsak bence kaybederiz. Hele de marjinal bir partinin militanı gibi cümleler sıralayarak eğitimci etiketiyle hareket edersek sadece kendimizi değil etki alanımızdaki insanlarımızı da kaybederiz.
Eğitim ordumuzu analitik düşünceden uzaklaştırırsak şüphesiz zarar ederiz. Dini hurafelerden kurtaracağım deyip başka hurafelere yelken açarsak zararımız hüsrana dönüşür. Kaçak güreşmek gibi bir niyetim yok. Osman Bey’in yazısından mülhem bu satırları yazıyorum. Ne kadar meramımı anlatabilirim o da okurlarımızın takdiridir. Yazı her ne kadar sayısal verilerle doldurulup didaktik ve istatistik havaya büründürülse de baştan aşağı hamaset kokan bir havada. Üçüncü paragrafın sonunda “ bizim insanımızın getirildiği hal bu! Çünkü kapitalizm vatan sevgisi istemiyor.İnsanlık sevgisi istemiyor..Körü körüne inanmış, beynine tecavüz edilmiş sürüler istiyor” bu cümleden hareketle bu satırların yazarıyla aynı düşünmeyen, Rusya uçağının düşürülmesi konusunda hükümetle aynı paralelde düşünen biri yanı “sürü” olarak adlandırılabilirim. Biz yeri gelir sürü, yeri gelir çobanlığa eyvallah deriz! Onun yerini de çok iyi biliriz!
Allah aşkına iktidar karşıtlığı uğruna her yapılana istemezuk demek bir aydınlık göstergesi olabilir mi? Bozuk saatin bile günde iki defa doğruyu gösterdiği bir durumda neden şu AKP dediğiniz parti doğru bir icraat yapamaz? Bu tamamen tesadüf mü? Benim yaklaşık sekiz aydır takip ettiğim yazıların özeti iktidar karşıtlığını janjanlı cümlelerle pazarlamak… Bu maalesef doğru bir yaklaşım değildir. Bu kötü kaynananın gelininde bahane bulma arayışıdır. Aman bir iş yapsınlar da nasıl olsa bir kulp buluruz gayretidir. Eminim Rus uçakları Türkiye üzerinde cirit atsa yine aynı yakıştırma yapılacaktı. “beynine tecavüz edilmiş sürüler” denilecekti. Yazarımızın bahsettiği PKK ile mücadele ile Rusya tamamen bağlantısız bir karşılaştırmadır. Ülkenin iç meselesiyle dış meselesini aynıymış gibi değerlendirmek tamamen yanlıştır. Portakallarla mandalinaları toplayıp ananas elde etmek gibi bir şeydir.
Bu tür yazılar eğiticilikten öte ayrışmaya sebep olmaktadır. İktidarı eleştirme noktasında olanları bile iktidar saflarına itmekte. Bir eğitimci dostumun “iktidara çok kızıyorum, geriliyorum sonra açıyorum cemaatin yayın organlarını; işte o zaman fabrika ayarlarıma geri dönüyorum” sözü aslında toplum olarak ne kadar ayrıştığımızı gözler önüne sermekte. Ülkede iktidar sorunundan öte muhalefet sorunu var diyenlerin boş lakırdı yapmadığı ortaya çıkıyor.
Evet illa bir “sürü” aranacaksa sadece kapitalizmin veya komünizmin “sürü”sünden değil iktidar karşıtlığıyla gözleri karartılan “sürü”lere de bakalım. Körü körüne inanmış “sürü”lere laf ettiğimiz kadar inanmamış “sürü”lere de bir çift lafımız var mı? İktidar karşıtlığı ana gündem olduktan sonra biraz Kemalist, biraz sosyal demokrat, biraz dindar, biraz “ezilenlerin kardeşliği” korosundan olunabilir nasıl olsa! Demek ki “sürü”lerden ve yığınlardan bahsedeceksek bu sayıyı çoğaltabiliriz. Sürüsüne bereket…
“ Sormuyor bizim insanlarımız, Amerika ve İsrail dururken Rusya ile savaşmak neden? “ diye soran yazarımıza diyorum ki sormaya gerek yok. Çünkü Türkiye İsrail ile Allah saklasın meşru bir savaş durumuna geçse siz yine aynı eleştirileri yapacaksınız sayın yazar! Yine Yurtta Sulh Cihanda Sulh diyeceksiniz. Literal Atatürkçülüğün Nirvanasına çıkaracaksınız okurlarınızı. Onun için insanımız sormuyor. Onun için iktidar partisine hak ettiğinden fazla oy veriyor. Onun için ortaya proje koymayan, inandırıcılıktan uzak izimleri elinin tersiyle itiyor. Evet % 49.5 nasıl oldu diye soranlara cevap budur. Bu muhalefete bu “aydın hava”larına halkın cevabı budur. Ortaya sadece eleştiri koyan, kurulmuş saat gibi aynı nakaratlarla konuşanların olduğu ülkede ne sağlıklı din anlayışı olur ne de Atatürk doğru bir şekilde anlaşılabilir. Atatürk’ü ve Din’i istismar eden kim olursa olsun benim hedefimdir. Ne çaya çorbaya limon dercesine Atatürkçülük ne de din bezirgânlığı... Maalesef okuduklarımız sadece bu istismarlardan ibaret.
Vay efendim “Rus’a karşı sahte kabadayılık” yapıyormuş hükümet. Gerçek kabadayılığı kendi insanına yapanların değerlendirmeleri sadece gülünçtür. Seçmeni aşağılayan, kendisi gibi düşünmeyenleri cahil gören, dini sekülerleştiren, dünyevi düşüncelere kutsiyet atfeden bu tip yaklaşımlar için söylenecek çok söz yoktur. Vedası ve merhabası arasındaki mesafe kadardır etkisi.
YAZIYA YORUM KAT