Teşhiste hata olursa hastalığa çare bulunmaz
Küresel eşkıyaların yazdığı, işbirlikçilerin sahne açtığı ve satılmış bozuntularının da oynamaya çalıştığı ihanet tiyatrosu, ihanet perdelerini zılgıt naraları ve kirli alkışların gölgesinde sonuna kadar açmış bulunuyor.
Terörle mücadele etme yerine, terörle uzlaşmayı metot olarak seçenler ne yazık ki teröre cesaret vermişlerdir. Bitiş noktasına gelmiş olan terör şimdi ülke gündemini belirler hale gelinmiştir.
Biz şimdi buradan bu ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz. Bırakın ona buna sataşmayı ve geçmişe taş atmayı da, terörün kökünü kazıyın lütfen. Bırakın boş lakırdılarla milleti avutmayı da, durdurun yalan belge üreten belge fabrikalarınızı.
Şimdi birileri teröristbaşını ev hapsine taşıyarak adeta mit haline getirmenin peşine düşmüş görünüyorlar. Siz halen bu bakış noktasına takılıp kalmışsınız. Terör belasının dış aktörleri olduğunu, bunların tetikçi olduklarını ne zaman idrak edeceksiniz?
Ortak akıl denen bir meleke vardır. Ortak akıl, sizlerin bugüne kadar yaptıklarınızı yanlış buluyor. Politikalarınızı lütfen yeniden gözden geçirmelisiniz. Yüreklerimiz yanıyor, suçu ona buna atma gibi ucuz yollara lütfen sapmadan kendinizi sorgulamalısınız. Terörle mücadele eden şerefli askerlere karşı kurulan tuzaklara nasıl göz yumduğunuzu düşünmek durumundasınız.
Bütün inadınızı, esip gürlemenizi, firen tanımaz öfkenizi bir yana koyun ve başınızı iki eliniz arasına alarak akliselimle düşünün. Nerelerde hata yaptığınızı araştırın. Sizler ordunun azmiyle çok oynadınız ve moral bırakmadınız. Askerin kendini katlettiğini yazabilecek kadar ileri giden satılmış takımına karşı tek söz dahi etmediniz.
Yabancı servislerin sizlere verdikleri düzmece veya yönlendirmece arşiv bilgilerine takılarak hiç olmaması gereken adımlar attınız. Başka bir ordumuz varmış gibi her gün Askerimize kahpece iftira atanlara çanak tutanlara ses çıkarmayarak büyük yanlışlara imza attınız.
Şimdi gelinen nokta da ülke çıkmazlara doğru sürüklenirken çaresizlik içerisinde bulunan sözcüleriniz sizlerin hiç kabahatiniz ve imhalınız yokmuş gibi yine Askere fatura çıkarmaya çalışıyorlar. Bu haller kanın durmasına çare değildir. Bu haller başka felaketlerin habercisidir. Lütfen bu akan kanı durdurun. Yoksa bu kan sizleri de, bizleri de boğacak.
Bir zamanlar ceplerine pasaport koyduğumuz, aç karınlarını doyurup sırtlarını sıvazladığımız, daha sonraları da KDP soytarısı diye tanımak zorunda bırakıldığımız Mesud Barzani denilen piyon bozuntusu, bizzat bu ülkenin Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu tarafından Ankara’ya davet edilerek devletin en yüksek tepelerinde misafir edilmesi rezaletini ibretle izledik.
Daha düne kadar açılım politikası denilen tuzakla bu devleti üç beş tane taharetsizin önüne diz çöktürerek, eşkıya bozuntularının ayağına kadar mobil mahkemeler getirerek hata yaptınız ve şimdi de aynı soysuz takımını içeri tıkayarak yanlışların en büyüğünü yapmış bulunuyorlar.
Yanlışlar bitmiyor ki, yine aynı şekilde İsrail denilen terörist devlete savaş ilan ettiğimiz gün ve aynı saatlerde İsrail’in en kirli piyonu ve tetikçisi olan Barzani denilen birisinin Türkiye de Başbakanlar gibi karşılanmasında ki çelişkiyi de bizler anlayabilmiş değiliz.
Kuzey Irakta yapay bir devletin veya ikinci bir İsrail’in kurulduğuna şahitlik ediyoruz. Filistin için esip gürleyenlerin, Cuma namazı kılmaya niyetlenenlerin, yarının Filistin’i olacağı bugünden belli olan Kerkük için sessizliğe bürünmeleri çok manidar değil midir?
Birilerinin Filistin için esip gürlemesini karşısında her ne kadar gözlerimiz yaşararak alkışlıyorsak; Kerkük, Karabağ, Doğu Türkistan, Afganistan, Irak ve benzeri yerler için suskun kalınmasını veya aynı heyecanlı çıkışın ortaya konmamasını da bir o kadar yadırgıyoruz.
Barzani denilen Türk düşmanının Türkiye’de devlet başkanı gibi ağırlanmasını, küresel oyuncuların iş birlikçisi olan birisinin adam yerine konmasını milletim, hükümetim ve şahsım adına onur kırıcı buluyorum.
Kuzey Irakta yapay bir Kürt devletinin kurulduğunu ve AKP iktidarı sayesinde bu yapay devletin tanındığının işaretleriyle dolu olan bu ziyaretleri geleceğin tarihçileri bu milletin şerefli tarihine karanlık bir dönemin yoruma açık belgeleri olarak kayda geçeceklerdir.
Bir koyup beş alacağız yalanlarıyla aç ve sefil bırakılmış millet evlatlarına yutturulmaya çalışılan bu iğrenç oyunların hesabinin zor olacağını da biz bir kere daha burada kayda geçiyor ve tarihe not olarak düşüyoruz.
Dünkü beslemelerimizi bugün bu milletin önüne devlet reisi olarak misafir edenler bu yanlış tutumlarının hesabini günü geldiğinde hem bu millete hem de tarihe karşı mutlaka vereceklerdir.
Yenidünya düzeni çerçevesinde hareket ederek ve bu milleti iki günlük iktidara kalma sevdası uğruna bu onur kırıcı dayatmalarla karşı karşıya bırakmak bir gaflet olarak asla yorumlanamaz. Bu haller gafletinde ötesinde delaleti çağrıştıracak boyutlarda sergilenen aldanışlardır.
Büyük Ermenistan diye bildiğimiz ve bugün Kürt devleti diye içi doldurulmak istenen söz konusu yapay yapılanmanın Irak kanadı artık tescil edilmiş, sırada Türkiye kanadı onay bekler hallere doğru gidilmektedir.
Olup bitenler, milletten saklananlar, küresel eşkıyalarla birlikte perde gerilerinde kotarılanlar bu milletin geleceği bakımından çok riskli ve çok tehlikeli ayaklardır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdide bu milleti mankurtlaştırarak, sürü haline getirerek ve ya müritleştirerek imha etmenin peşinde olan bütün satılmışlar tam mesai saldırıya geçerek dört yanımızı talan etmenin peşindeler.
Gelmiş bulunduğumuz en son noktada durum öyle gösteriyor ki, bütün çareler tükenmekte ve topraklarımız altımızdan kayıp gitmektedir.
Tarih tekerrürden ibarettir. Aldatanlar kadar aldananlar, uyutanlar kadar uyuyanlarda hesap vermek zorunda kalacaklar. Unutmayalım ki, Türk milletine kem gözle bakan hiçbir gafil iflah etmemiştir ve bugün bu millete şaşı bakanlarda iflah etmeyecek ve hepsi hesap vereceklerdir.
İster Ergenekoncu veya cuntacı olsun, isterse bu etiketlerin gölgesine sığınıp bu milletin ordusuna karşı pusuya yatan çakallar olsun hiç fark etmeyecek ve hepsi aynı oyunun kirli oyuncuları olarak tarihe geçecekler ve hesapların en acılı olanını vereceklerdir.
Şairin dediği gibi “bu akan kanı durdurun, yoksa millet sizi durduracak”
YAZIYA YORUM KAT