TEVAZU BİR ERDEMDİR
Şeyh Sadi “Bostan ve Gülistan” adlı eserinde ilginç hikâyeler anlatır. Hikâyeleri ve anlamlı sözleriyle kaç asırdır insanlara hakikat denizinden damlalar sunar.
İşte bunlardan ibretlik ders mahiyetinde bir hikâye:
“Bir buluttan deniz üzerine bir damla düştü. Damla, denizin büyüklüğünü görünce utandı. Kendi kendine “Deniz bulunan yerde ben kim oluyorum. Eğer o var ise ben yok sayılırım.” dedi.
Damla kendini hakir (küçük) gördüğü için, sedef onu bağrına bastı, naz ile besledi. Felek o damlayı öyle yükseltti ki, padişahların taçlarına layık inci oldu. Damla kendisini alçak gördüğü için yücelik buldu. Yokluk kapısını çaldığı için var oldu.”
Tevazu / alçak gönüllülük paha biçilmez bir değerdir, bilenler için.
Okuyan, kendini geliştiren insan alçak gönüllü olmalıdır; çünkü ilim bunu gerektirir. Bilgi, insanı alçak gönüllü değil de kibirli yapıyorsa, o bilgi değil, zulümdür.
Çevremize baktığımızda mütevazı insanların daha çok sevildiklerini görürüz. Gururlu insanlar belki alkış alabilir, ama asla sevilmezler. Onların yürek devletinde yerleri yoktur. Hayatta mutlu olmanın, çoğalmanın yolu sevilmektir. Sevgi de ısmarlama olmaz. Bahar mevsimi, sabahleyin pencereyi açtığımızda odamıza dolan toprak ve bitki kokusunu kim sevmez, içine çekmez? Mütevazı insanlar bahar gibidir; herkes onları içlerine çeker.
Meyveli ağaç başını aşağı tuttuğu gibi, akıllı insan da mütevazı olur. Başları göklerde dolaşan insanların içleri boştur, onlardan yol- yordam öğrenilmez.
Bugün bir yüksek makamdadır ve insanlara yüksekten bakar. Hayat bu, bir bakarsınız o yüksek makamlar gitmiş ve uçurumun kenarına gelmiştir. Ölüm, hangi yüksek makamdakini almamıştır?
İzmir depremini hepimiz hüzünle gördük. Yıkılan apartmanlarda oturanlar, ne hayallerle konuşup sohbet ediyorlardı, kim bilir? Fakat bütün hayalleri yok eden ölüm bir anda kapıda beliriverdi ve başta yakınları olmak üzere hepimizi hüzne boğdu.
Ölümün kol gezdiği ve hiçbir hudut tanımadığı dünyada kibirlenmek, böbürlenmek insana yakışmaz. Sadi yine söyler:
“ Sel suyu korkunç, heybetli aktığı için baş aşağı yuvarlanıp gidiyor. Çiğ ise, aciz, ufacık olarak düştüğü için güneş onu muhabbetle yukarılara çekmektedir.”
Tavus kuşu kanatlarına bakıp kibirlenir; fakat ayaklarını görünce başı yere düşer; çünkü ayakları çirkindir.
Boş teneke çok ses çıkarır; boş insanların da vaveylaları çok olur.
İnsan, insana yakışır davranış içinde bulunmazsa insanlıktan çıkar. İnsanlıktan çıkan insan ise yaratıklar içerisinde en düşük olanıdır.
Alçak gönüllülük bir erdemdir ve insanı yüceltir. Yönetici konumunda olan insanlar alçak gönüllü olursa o toplum dünyada da adeta cenneti yaşar. Yoksa dünya, çekilecek mekân olmaktan çıkar.
Mütevazı olun, yüzünüzde güller açsın; bülbüller konsun alınlarınıza.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT