TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?
Üzerinde hayat sürmekte olduğumuz yerküre bir hayli ihtiyarlamış bulunuyor. Bizden önce gelip geçmiş kuşakların acımasızca ve hoyratça davranışları sebebiyle şimdi bütün insanlığın ortak mekanı olan dünya maalesef ayakta duramayacak ölçülerde hırpalanmış bulunuyor.
Bugün dünya üzerinde 7 milyara yakın insan yaşamaktadır. Mevcut dünya nüfusunun çok büyük bir ekseriyeti açlık ve sefalet içerisinde bulunurken çok küçük bir azınlık olan doymaz kesim ise yedi milyar insanin emeğini ve hakkını vampirce sömürüyor.
Bati dünyasının bugün sahip olduğu zenginliğin arka planında güney yarım küre ile doğu dünyasının sömürülmüşlüğü vardır. Asırlardan beri sürüp gelen sömürgeci zihniyet sayesinde ne yazık ki dünya kaynakları adaletlice paylaşılamamış, bati alemi bugünkü sözde medeniyetlerini haram, gasp ve hırsızlık üzerine bina etmişlerdir.
Dünya kuruldu kurulalı zalimle mazlumun, gaddarla insaflının, güçlüyle güçsüzün, kısaca hakla batilin arasında devam eden savaş ve mücadele günümüzde de son hızıyla devam etmektedir.
Sömürgeci ülkelerin hedeflerinde her zaman olduğu gibi şimdi de Asya ve Ortadoğu coğrafyası vardır. Irak savaşıyla orta doğuya, Afganistan hikayesiyle Hazar havzasına musallat olan dünya eşkıyaları bütün bu vahşetleri yetmemiş gibi şimdi de bölgemiz insanına, özellikle Türk milletine yeni acılar yaşatmaya niyetlenmiş görünüyorlar.
Yıllardan beri Türkiye’yi kanlı terörle meşgul edenler, kaynaklarımızı terörle mücadelede heder etmemize sebep olanlar şimdi bizi bir savaşın içine çekmeye çalışmaktadırlar. Ne yazık ki ülkeyi yönetenler bilerek veya bilmeyerek bu tuzağın yanı başına kadar gelmiş bulunuyorlar.
Bize göre daha yakın tarihte düzmece gerekçelerle Irak ve Afganistan’ı işgal edenlerin şimdi hedeflerinde İran ve Türkiye vardır. Biz bu konuda beş yıl kadar önce yazdığımız bir yazımızda Emperyalist güçlerin önceliğinde Türkiye vardır iddiasında bulunmuştuk. Son zamanlarda olup biten olaylar ne yazık ki bizi doğrular türden tehlikeli bir şekilde üzerimize geliyor.
Türkiye batıda Yunan ve Ege sorunuyla boğuşurken, diğer bir taraftan güneyde de Kıbrıs ve Kuzey Irak sorunuyla kuşatılmış bulunuyor. Doğuda Ermenistan ile çok ciddi ve her an patlamaya hazır sıkıntılarımız var. Hepsinden daha da önemlisi Türkiye yapay bir Kürt devletiyle karşı karşıya getirilmiş ve güneyimizde komşu olmuş durumdayız.
İlgililer dile getirmeseler de biz buradan ilan ediyoruz ve diyoruz ki, bugün güneydoğuda yaşayan vatandaşlarımızın birçoğunun mahkemeleri kuzey Irak’taki Kürt devletinin mahkemelerinde görülüyor. Güneydoğulu binlerce genç veya çocuk Kuzey Irak yönetimince eğitime tabi tutularak geleceğin kadroları hazırlanıyor. Bizimkiler de bu tiyatroyu ağzı bir karış açık şekilde seyrediyorlar.
Sayın Bakanımızın bir tanesi peşmerge bozuntusu Barzani denilen şövalye bozuntusuna ağabey diyerek Türkiye’nin onurunu ve devlet ciddiyetini on paralık edebiliyor. Bütün bunların ne adına yapıldığını kendileri hariç bu ülkede anlayabilmiş tek bir Allah’ın kulu yok.
Türkiye’yi yönetenler bütün bu olup bitenlere gözünü kapamış, Mısır’ın bile ambargo uyguladığı, koca bir dünyanın yarım asra yakın bir süredir çözemediği Filistin meselesine doğrudan iştirak ederek komşularımızla sıfır sorunlu dış politika hikayesinden dönüş yapıyoruz. Filistin’e çıkarma yaparak başımızı derde sokuyoruz.
Şimdi olup biten ve son günlerde gelişen olaylar öyle gösteriyor ki, Türkiye bölünme noktasına kadar gelmiş, resmen işgal tehdidi altına girmiş bir ülke olarak tarihimizin en karanlık döneminden geçiyoruz.
Türkiye bir tarafta terör ve bölünme tehlikesiyle sendeleyip dururken, diğer tarafta bunca dertle burun buruna gelmiş iken şimdi de üstüne üstlük birde dünyanın çözemediği Filistin meselesini kucağımızda bulmuş olduk.
4 Temmuz 2003 yılında Askerimizin başına çuval geçirildiğinde nota verelim diyenlere “siz müzik notasından mı bahsediyorsunuz” diye alay edenlerin şimdi bir anda aslan kesilmelerine bizim akliselimiz yetmiyor.
Türkiye bir ateş çemberi içerisinde bulunurken, komşularla sıfır problem şarkılarıyla milleti uyutanlar şimdi neler oldu da bir anda savaş zırhlarını giydiler acaba? Sayın Reisicumhurumuz, Sayın Başbakanımız ve Sayın Bakanımızın ağız birliği etmişçesine son İsrail vahşetini Türkiye’nin 11 Eylül’ü olarak dillendirmeleri bizce diplomatik üslubun intihar ve iflas ettiği noktadır.
Her düşünen beyin, her akliselim için cevap bekleyen onlarca sorunun olduğunu düşünüyorum. Biz şahsen ne yapılmak istendiğini henüz anlayabilmiş değiliz. Türkiye kimin oyununa getirilmiştir sorusuna cevap bulamıyoruz? En son olarak İran’la yapılan takas anlaşmasının ne lahana veya ne turşu olduğunu da kestiremiyoruz.
Sormak lazım bizim efendilere, siz yapmış olduğunuz takas anlaşmasıyla Amerika’nın İran’a vurma noktasında elindeki en büyük kozunu almış olmuyor musunuz? Bu yanlış politikanızla siz İran’ı hedef olmaktan çıkartıp Türkiye’yi hedefe oturttuğunuzu göremeyecek kadar dünya gerçeklerinden uzak mısınız?
Türkiye bölünme riski ve terör tehdidi altında ezilirken, siz ordumuzun moralini sıfırlayarak ve diğer bir yandan da savaş naraları atarak ne yapmayı planlıyorsunuz, doğrusu merak ediyoruz? Yoksa bu ülke sergilenen bir takım ayak oyunlarıyla fiili işgale hazır hale mi getirilmek isteniyor diye merak ediyoruz. Yoksa birileri bu ülkede tasarlanan kaos ortamından istifade edilerek kadife devrim yapmaya mı niyetlenmişler acaba?
Benzer onlarca soru cevap bekliyor şimdi. Bütün bunların ışığında bu ülkeyi yönetenlere millet adına tek bir soru sormak istiyorum: Türkiye nereye gidiyor veya sizler Türkiye’yi nerelere getirmek istiyorsunuz?
Bu soruma çok bilenlerden cevap bekliyorum. Ancak tek bir şartım var. Cevap verirken Kürt danışmanlarınıza sormadan ve kendi yüreğinizle bana cevap veriniz lütfen. Çünkü ben sizlerin yüreklerine inanıyorum ve oyuna getirildiğinizi düşünüyorum. Allah sizlere de, memlekete de zeval vermez inşallah.
YAZIYA YORUM KAT
Müslüman bir ülkenin gavurun hedefi olmaktan çıkarılması alkışlanacak bir tavırdır. Ancak, bunu yaparken kendini hedef yapmadan bunu becerebilmelisin. BENİM İŞARET ETTİĞİM DURUMU İDRAK EDEBİLMENİZ İÇİN, Söz konusu anlaşmayı yapma noktasında Türkiye'yi teşvik edip gıdıklayan ABD gavurunun sonradan neden dünya ile birlikte senin karşına geçtiği sorusunun cevabini verebilmeni gerektirir. Senin gibi düşünen kardeşlerimiz genellikle küfre karşı tepkisi olan kardeşlerimizsiniz. Eksiğiniz sitraateji belirlerken milli çıkarlarımızı hiçe sayma hastalığınızdır. Size soruyorum. Hergün bölücü teröre şehit vere, bölünme ve iç savaş tehlikessiyle burun buruna gelen bir Türkiye'nin yöneticilerinin Kudüs şehrine Cuma namazı kılmak mı, yoksa kandile Türk Bayrağını dikmek mi olmalıdır? Önceliklerinizi sıralarken veya politikalarınızı belirlerken, elliyıla yakındır bütün dünyanın çözemediği veya çözmek istemediği Filistin kıyılarına mı çıkarma yaparsınız yoksa ikinci bir Filistin olmaya namzet olan Kerkü' e mi çıkarma yaparsınız? İşte bu öncelikler arasında adresinizi belirlerken sizlerin gönül dünyanız Türk denilince neden kaskatı kesilir? Mideniz ağırdığında nasıl ki midenizin neden ağırdığı konusunda kafa yorduğunuz gibi milli meselelrde neden kayıtsız kaldığınızı da sorgulayarak gerekli gönül tedavinizi yine kendiniz mutlaka yapmalıısınız. İnşallah meramimi anlatabılmışım veya siz inşalah ne demek istediğimi bu defa anlamışsınızdır.
Yanıtla (0) (0)Amin diyorum ve yazdığınızı aşağıya tekrar aktarıyorum. Şöyle diyorsunuz:
Yanıtla (0) (0)'Sormak lazım bizim efendilere, siz yapmış olduğunuz takas anlaşmasıyla Amerikanın İrana vurma noktasında elindeki en büyük kozunu almış olmuyor musunuz? Bu yanlış politikanızla siz İranı hedef olmaktan çıkartıp Türkiyeyi hedefe oturttuğunuzu göremeyecek kadar dünya gerçeklerinden uzak mısınız?'
Ben de size soruyorum sayın Fırat:
1- Müslüman bir ülkenin, Amerika'nın hedef tahtasından çıkartılması sizce yanlış bir politika mıdır?
2- Müslüman komşu bir devletin Amerika tarafından 'vurulamamasına' üzülmekle, o ülkenin 'vurulmasını istemek' arasında sizce bir fark var mı?
3- 'Onu vurmazsa beni vuracak' vehmine kapılıp bir başka 'müslüman ülke'nin vurulmasını istemek doğru mudur?
4- Yukarıda saydıklarımı 'İslam medeniyeti sevdalısı' olma ilkenizle bağdaştırabiliyor musunuz?
Dualarınıza içten amin dediğimi bir kez daha belirtmek istiyorum.
Saygılar, sevgiler...
Çok değerli veyerinde katkılarınızdan dolayı saygı vedualarımı sunuyorum. Katkılarınızdan ciddi anlamda istifade ettiğimi belirterek tekrar şükran hislerimi ifade etmek isterim. Hoşça ve Türkçe kalın azız kardeşim.
Yanıtla (0) (0)bugünkü duruma 12-13 sene önce okunan şiirle alınan cezaile gelindi.abd bu ortamı müthiş kullanarak TÜRKİYEyivedeortadoğu politikasını şekilllendirdi.önce erbakan-çiller hükümeti sonlandırıldı,ardından malum gelişme ve ecevitin başbakanlığı ve asıl önemli dönüm noktası teroristbaşı nın yakalanıp teslim edilmesi ve de seçim .bu rüzgarla oluşturulan 3 lü koalisyon ardından ekonomik kriz ve ithal bakan(FAİZ LOBİSİNİN TAHSİLATÇISI)getirildi.özelleştirmeler istenildiği gibi yaptırılamayan ve yapmamakta direnen MHP li bakan bahane edilerek bozdurulan koalisyon ve gergin ortam.bütün şartlar hazırlandı ve ortadaoğu(IRAK VE UZANTISI)planını uygulaMAK İÇİN GEREKLİ OLAN SÖZ DİNLEYECEK ,HALKIN DA KABUL EDİP KENDİNDEN GÖRECEĞİ HÜKÜMETİ SEÇTİRME ZAMANI GELMİŞTİ.ve alınan erkeen seçim kararı bilindiğinden apar topar kurulan eski fazilet ten ayrı biraz sağa kaymış muhafazakar ama içerisine göz boyayacak birkaç demokrat veya sağ politikalarla tanınan birkaç vitrinlik kişilerle(NAZLI ILICAK;KÖKSALYOPTAN,kürşad tüzmen,erkan mumcu,vecdi gönül vb)amerikanın sözünden çıkamayacak bir hükümet adayı yaratıldı.ve karşısına da zayıf bir chp kondu.halka seçtirildi.aslında amerika açısından herşey yolundaydı.itiraf etmeliyim ki bende ülkem adına yıllar sonra tek parti hükümeti oluşu ve de sn erdoğanın önceki söylemlerine bakarak ümitlenmiştim.beyanlarının aldığı oy oranı kadar oranını yerine getirse ülkeme yetrdi.ancak 1994 belediye başkanlığı seçimleri arifesinden beri titizlikle izlediğim sn erdoğan gittikçe kendilerinin deyimiyle hakikaten çok değişti.öyle değişmişti gelinen noktada şuan kimse ne olduğunu vede neden bu noktaya gelindiğini anlayamıyor.çok güzel bir söz vardır bir düşünüre ait''NEREYE GİDECEĞİNİ BİLMEYEN YELKENLİYE EN ELVERİŞLİ RÜZGAR BİLE YARDIM EDEMEZ'' diye.evet siyasi hırs akapılınca ve de hazır proğram olmayınca yani göç yolda düzelir mantığıyla devletin idare edilemeyeceği birkez daha görülmüştür.yani 2002 yılında başlayan amerikan oyunu akp nin artık işlevini tamamladığı kanaati netleşmiştir.daha önce beyaz saray ziyaretleriyle verilen o uyumlu görüntü artık geride kalmıştır.bu hükümet deresinden bu kadar balık yeter diyen amerika artık derenin suyunu yavaş yavaş kesmektedir.bunu farkeden akp ve kurmayları feryat figan halka şikayet etmeye başladılar.yandaştılar ,düşman oldular.aslında bizim bilmediğimiz çook şeyi onlar biliyorlar...mesela yakın zamanda olacakları...süreç akp nin tasfiyesi sürecidir.eline geçen müthiş dünya konjoktürünü beceriksiz ve vizyonsuz,küçük hesap yapan tüccarzihniyetli akp liler tarihi fırsatı çok kötü harcadılar.umarım ülkem bu geçiş döneminden en az hasarla çıkar.sonuçta halk öder bedeli...ve uyutulmuş halkım ise çok antremansız bırakıldı.yani uyutuldu.yoksa bu millet gerçekler anlatıldığında her türlü fedakarlığa katlanır.ancak amerikan vari politikalarla halkımız son 8 sene de evrime uğratıldı vede devam ediliyor.zaten en tehlikeliside bu.TÜRK OLMA özelliklerinden arapvari amerikan özellikli bir halka dönüştürülmeye çalışılıyor.evet bu kelimenin altını çizerek bir kez daha yazıyorum.''ARAPVARİ AMERİKAN ÖZELLİKLİ HALK KİTLELERİ''.......özetlersek devletler tarihi için bir sayfa kapatılıyor,adeta buruşturuluyor.şimdi bir düşünelim''BAĞIMSIZLIK BENİM KAREKTERİMDİR''diyen atatürk ün nekadar ileri görüşlü bir lider olduğunu.ve de tam bağımsızlık derken ne demek istediğini...ekonomik krizin ardından biraz rahatlatılan ülke paraile ölçülemeyen bedeller ödemeye mahküm edilmek isteniyor....buda endirekt savaşın açık kanıtı.işte bundandır ki ''DEVLETLERDE DEVAMLILK ESASTIR''.....amerikada cumhuriyetççi başkan gider demokrat başkan gelir ama amerikanın dış ve dünya politikası kaldığı yerden devam eder.doğrusuda budur.oysa bizde yapılan gibi geçmişiyoksayılırsa olacağı budur.ağaç gelmiş olmuş 40 metre sen gövdeyibeğenme ben bunu kökten bikeseyim yeniden büyüteyim dersen taze fidanın filizini tecrübeli keçi gelir koparır ve yer.gövdeden yükselen yeni ana filiz olup büyütseydin ya ağacı.....ve günümüzde amerikanın tavrı görevi bitmiş bir hükümete mesajlardır.gücü sana ben verdim(SAĞLADIM)(amerikaya boşuna gidilmiyor parti kurulur kurulmaz)ve ben geri alıyorum diyor.bunun ne anlama geldiğini bilen biliyor.halk sadece kuliste olan bitenden habersiz sahnedeki oyunu seyrediyor...ama oyun ve görev BİTTİİİİ:
Yanıtla (0) (0)ALLAH AKIL VE İZAN VERSİN. SİZLER İFLAH OLMAZ BİR İLLETE YAKALANMIŞ SINIZ. SİZLER İÇİN GERÇEKLERİ GÖRMEK VEYA OLAYLARI DOĞRU YORUMLAMAK DEMEK Kİ NASIP DEĞİLDİR. BEN NE YAZMIŞIM SİZ NE ANLAMIŞSINIZ. AMERİKAN VEYA İSRAİLİN UŞAKLIĞINI KİMLERİN YAPTIĞI ÇOK AÇIK VE BELİRGİNDİR. İŞTE BİR SÜRÜ ŞEHİT DAHA VERDİK. BU OLAYLARI ERGENEKON YAPIYOR DİMİ? ALLAH YALAN DİYENLERİN, YALAN FABRİKASI KURANLARIN, BU MİLLETİ ALDATMAYA KALKANLARIN, TERÖRÜN ÖNÜNÜ AÇANLARIN, TERÖRLE MÜCADELE EDEN KAHRAMANLARI TERÖRİSTLERE YEM YAPANLARIN BELASİNİ VERSİN. ALLAH BU MİLLETİN EVLATLARINI UYUTANLARIN, SAĞ GÖSTERİP SOL KROŞE ÇEKEN SAHTEKARLARIN, TÜRKLÜKTEN NEFRET EDİP BAŞKA AİDİYETLERE PİRİM VERENLERİN BELASİNİ VERSİN. ALLAH DİNİMİZİN İÇİNİ BOŞALTANLARIN, ÜLKENİN MAL VARLIKLARINI CEPLERİNE DOLDURANLARIN, HARAMLARI HELAL DİYE FETVA VERİP PAZARLAYAN YAMYAMLARIN BELASİNİ VERSİN.
Yanıtla (0) (0)SAYIN MAVORTİ, BU DUALARIMA AMİN DERSİN. SENDEN GELECEK BAŞKA TEK SÖZE BİLE TAHAMÜL ETMEK ÇOK ZOR. AMİN DİYEBİLİRSEN BAKACAĞIM. YOKSA MUHATAP ALMAYACAĞIM.