1. HABERLER

  2. YURT VE DÜNYA

  3. Türkiye'de büyük savaş başladı!
Türkiye'de büyük savaş başladı!

Türkiye'de büyük savaş başladı!

Taraf gazetesi başyazarı Ahmet Altan, Türkiye'de büyük savaşın başladığını yazdı.

A+A-

Ahmet Altan/Taraf

Büyük savaş başladı

Türkiye’de dün, geri dönüşü olmayan büyük bir adım atıldı.

Yargıtay’da yargılanan savcı Cihaner, iki Yargıtay üyesinin daha önce yaptıkları ve basında yayınlanan konuşmalardaki “senaryolara” birebir uygun olarak tahliye edildi.

Yargıtay’ın içinde hazırlanan bir senaryoya böylesine uygun davranılması, “oyunun” basına yansımasına rağmen konuşulanların aynen hayata geçirilmesi, artık yargının bir “senaryonun” parçası olarak görülmekten, üstüne gölge düşmesinden çekinmeyecek bir yere geldiğini gösteriyor.

Belli ki bu “son taarruz”, bundan sonra her şey mubah.

Yargı bodoslamadan savaşa giriyor.

Benim bu olayda ilgimi çeken Cihaner’in tahliyesi değil, belki de tahliyesi hukuka uygundur, birçok hukukçunun “dosyalar birleşemez” dediği bir davada dosyaları birleştirmek, daha önce “yakalanan” konuşmaları adım adım uygulamak, şaibeli duruma düşmekten hiç korkmamak benim ilgimi çeken.

Yargıtay’ın, bir Ergenekon sanığını serbest bırakmayan yargıçlara “ceza” kesmesi, “bazı sanıkların” tahliyesi için verilmiş bir emir gibiydi.

Zaten Cihaner’den birkaç saat sonra da Balyoz darbesinin sanıkları mahkemede serbest bırakıldı.

Aynı sıralarda, Ahmet Türk’ü yumruklayan sanık da evine gönderildi.

Gelenekleri itibariyle bütün yeryüzünde üstüne düşecek bir “toz zerresinden” bile kaçınan yargı, Türkiye’de bırakın zerreyi baştan aşağı leke olsa aldırmayacakmış gibi gözüküyor.

“Taş atan” çocukların “tutukluluğu” bizim yargı için hiç önemli değil ama çeteden, darbeden yargılananların serbest kalması çok önemli.

Tutukluluk konusunda bir “ilke” ile hareket edilmediği, Kürt belediye başkanlarının, Mahmur’dan gelenlerin, taş atan çocukların “içerde” olmasının desteklenip, Ergenekon ve darbe sanıkları için vicdanların titremesinden belli.

Yargının bir bölümü “değişime” karşı açıkça savaşa girdi.

Bu öylesine açık bir savaş ki ülkenin başbakanı bile “bu yargıya güvenilemeyeceğini” söylüyor.

Bu gelişmeleri gördükten sonra “anayasa değişikliğinin” de Anayasa Mahkemesi’nde iptal edileceğine hemen hemen eminim.

Yargının bir bölümü, bu tür bir direnişin “değişimi” durdurabileceğini sanıyor.

Onlar, bu baskıcı rejimi bir siyasi partinin değiştirmeye çalıştığını düşünüyorlar, değişen dünyanın değişimi zorunlu kıldığını fark etmiyorlar.

Yenilgiye mahkûmlar.

Yirmi yıl önceki Türkiye’nin rakamlarıyla bugünkü Türkiye’nin rakamlarını bir kıyaslasalar, “rakiplerinin” bir siyasi parti değil, bizzat hayatın kendisi olduğunu görecekler.

Onlar, zamanı, hayatı, tarihi yenmeye çalışıyorlar.

Gerçeklerden böylesine kopuk olmaları çok şaşırtıcı geliyor bana.

Yargının büyük “taarruzuna” karşı AKP de kendi hamlesini hazırlamış.

Siyasi iktidarın yakınları, “Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliklerini iptal etmesi halinde erken seçime gidileceğini” açıkça söylüyorlar.

Belli ki eylülde seçim sandıkları ortaya konacak.

AKP, yargının “hukuku” pek de tanımayan bu saldırısı sayesinde büyük bir avantaj elde etti bence.

Bu baskıcı rejimin sona ermesini isteyen herkes, AKP’li olsun olmasın AKP’yi destekleyecek, AKP aslında pek de hak etmediği bir destek kazanacak böylece.

Ama tabii bu desteğin bir şartı da olacak.

Başlattığı “açılımların” hiçbirini sonuçlandıramayan AKP, halkı geniş bir kitle halinde arkasına almak istiyorsa, bu sefer seçime giderken ortaya yeni bir anayasa taslağı koymak zorunda.

Elinde Profesör Özbudun’la arkadaşlarının hazırladığı bir metin var, bunu biraz daha geliştirip halka bu taslakla gidebilir.

Yeni bir anayasa ve yeni bir Türkiye için oy isteyebilir.

22 Temmuz seçimleri nasıl ordunun siyasi gücünü halkın oyuyla bitirdiyse, bu seçim de “yargının” siyasi gücünü sona erdirir, yeniden çağdaş bir hukuk sistemi kurulur.

AKP de ne yapmak istiyorsa, bunu ordunun ya da yargının çelmelerine takılmadan siyaset sahnesinde gerçekleştirir, hepimiz neyi yapıp neyi yapamayacağını açıkça görürüz, ortada “kural dışı” bir rakip olmadığında AKP’nin gerçek performansı da ortaya çıkar.

Bu büyük kavgada CHP ile MHP’nin bu baskıcı rejimden yana çıkacağı kesin.

Asıl soru, BDP’nin ne yapacağı.

Normalde “rejimle” kavga etmesi, değişim istemesi gereken parti BDP idi, nasıl yaptıysa bu rolü AKP’ye kaptırdı, bu seçimlerde alacağı tavır da sanıyorum Kürt politikasının geleceğini belirleyecek.

Orduyu, yargıyı, 12 Eylül Anayasası’nı savunan bir BDP, Kürtlerin oyunu almakta biraz zorlanır.

Siyasetteki varlığını sürdürmek istiyorsa AKP’den daha “ilerici”, daha “değişimci” bir çizgide durmak zorunda, anayasa değişiklikleri sırasında gösterdiği performansı tekrarlarsa, bu seçim Kürt politikası için de büyük değişimler yaratır.

Kendi halkını, dindarlarını, Kürtlerini, Alevilerini, solcularını ezen bir rejimle çok yakında büyük bir hesaplaşma yaşayacak bu ülkenin halkı.

Her şeyin yeniden biçimleneceği büyük bir siyasi savaşa giriyoruz.

Yargıya, değişimi bu kadar hızlandırdığı için ne kadar teşekkür etsek azdır.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
8 Yorum
  • yuceltanay / 01 Temmuz 2010 Perşembe 18:10

    ona kalsa terör örgütü ne isrerse verelim. vatan sanki babasının çifliği, Vatani Bir kadın m...... sine satarım diyen Birinin sözü ne kadar güvenilir. Türkiye karşıtı ne varsa hepsinin yanında bu adam. sanki uzayda yaşıyor. Bir yerlere güveniyor her halde böyle konuşuyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • inspector / 22 Haziran 2010 Salı 16:12

    Söyleyecek söz bulamıyorum. Bir sürece bu kadar mı taraflı bakılır. Tabi bakılır.Adamın gazetesi zaten TARAF.
    Ahmet Altan,sen Cinsel fantezilerinizden roman yazmaya devam et. Ülke sorunlarından sana ne. Kardeşin Karl Marks görünümlü Liboş Mehmeti de alıp düşün bu ülkenin yakasından.

    Yanıtla (0) (0)
  • bir vatandaş / 22 Haziran 2010 Salı 12:58

    ...sahibinin sesi hade elini çabuk tut doğru amerikaya kardeşinide yanına al sen ve senin gibilerde bu ülkede yer yok

    Yanıtla (0) (0)
  • Temel YAŞAR (TES Şube Başk.) / 21 Haziran 2010 Pazartesi 10:30

    Bu ükede yıllardır savaŞ vardır.Bundan sonrada olacak.
    Ahmet Altan lar gibi düşünen beyinlerle Ahmet Altan lar gibi düşünmeyen beyinler arasında yüzyılardır savaş devam ediyör.
    AKP inşanlah sizin gibi beyinlerin arkasından gitmez de sizin de ulaşamak istediğiniz hedefinize varamazsınız.Bu şekilde sizin gibi düşünmeyenlerin zaferi yakın olur inşanlah.AMİN.

    Yanıtla (0) (0)
  • orhan albaş / 21 Haziran 2010 Pazartesi 03:17

    sayın altan soyut kavramlarlarla bazı durumlara atfen getirmiş olduğı yorumları sadece kafa karıştırıcı ,aslında ne denmek istendiğide pek anlaşılmayan bir makale ele aldı.hatta sona doğru türkiyedeki baskı rejiminden söz ederek aslında belli kitlelerede seslenerek kışkırtma yapmayı da ihmal etmedi.bugünlerde aklşi selim her yazarımız kelimeleri çok dikkatli seçmelidir.oyun çok tehlikeli olmaya baişladı.esas hayret ettiğim şey aslında şu:akp hukuk istiyormuş gibi bir söylem.akp hukuk istiyormuşta yargı bunu engelliyormuş.sayın alatan sen türk halkını ne sanıoyorsun?TÜRK halkı olup biteni anlamadığını mı?.bölücülere yol verilirse hukuk var;ama ülkenin kalıcılığı ve cumhuriyetin kazanımları korunursa hukuk yok öylemi?.sizin gibi geçmişte insan hakları adı altında adını bile anmayı onlara değer vermek saydığım malum örgütü savunan ''yın AKIN BİRDAL'' bugün o örgütün devamı saydığım partinin parlemento temsilcisi.sizde mi gelecek dönem aday olmayı düşünüyorsunuz?bu ülkede mazlımları oynayacak son kitle artık akp dir.neden mi? açıklayalım:gelir adaletini dahada bozarak halkın büyük bir bölümünü başkalarının lütfüne mecbur bıraktığı için.ihalelerde şeffaflık adı altında endirekt engellerle adeta adrese teslim ihaleler yaparak adaleti ve ticaret hukukunu yok ettiği için.hiç kimse ihale yasasının ve yönetmelikleri ile imar kanunlarıyla ilintili rant sağlayan kanunların kaçkez değiştiği
    nden haberi bile yok.eminim şihaleyi yapan kurum bile bazen ihaleyi yaparken yeni öğreniyor.ülkemizin dünyaca ünlü profesörü sayın MEHMET HABERAL Aaylardan beri tutuklu bulunuyor.değerli bilim adamımız sanki kolay yetişiyor.onun yokluğunda belki şifa bulacak hastalar belki yaşamını yitirmiştir.bundan daha büyük hukuksuzluk olabilirmi.birzamanlar cumhurbaşkanlığını bile kabul etmeyen sayın haberal(Kİ HATIRLANACAĞI GİBİ sayın ECEVİT ahmet necdet sezer ismi ortaya çıkmadan teklif etmişti.ve büyük insan mecliste b u görevi daha iyi yapacak arkadaşlarımız var diyerek teşekkür etmişti)bugün haksız birşekilde hala kısıtlı.sanki tutuksuz yargılanamazdı.kaldıki hala suçlarıda ispatlanamadı.vergi adaletinde hukuksuzlukta diz boyu.ülkede dünmyanın en adaletsiz akaryakıt vergisi alınmakta.(BUNU BAŞKA BİRZAMANDA AYRINTILI İSPATLAMAYI DÜŞÜNÜYORUM) ama kısaca değineyim yılda 22milyar dolar ekstra halktan par emiliyor.bu zülüm 8 yıldır devam ediyor.birde akp gizli hukuksüzluk yapmaktadır.çapraz kontrollrle kendisinden olmayanlara yaşam hakkı tanımamaktadır.ya bizden olursun yada ezilirsin mesajı mahalle baskısıyla herkese hissettirilmektyedir.adeta akp nin aajnları sokaklarda cirit atmaktalar.biraz dikkatli izlerseniz vede şöyle 4-5 seneyi tarayabilirsenixz çok rahat göreceksinişz.sayın başbakan biz liyakata bakarız ve görev veririz diyordu.evet ilk belediye başkanlığı döneminde bunu mecburen yaptılar çünkü iş bilen kadroları yoktu.izleyip öğrendiler ve ekip oluşunca şimdi liyalkat a gerek yok.belliokullardan mezunsan hatta değilsen bile alakasız yerlere müdür olursun,mümüsteşar da.peki bunfan daha hukuksuz ve kul hajkkının yendiği bir durum olabilirmi?hak hak edene verilmeli.adaletin ve hukukun temeli bu dur.hukuk herkese eşit mesafede uygulanabilmeli vede kalıcı olmalı.hukukun polmadığı veyea hukuka saygınlığın sarsıldığı toplumlar da nasıl iç huzur olabilir.o halde önce akp ne yaptığına iyi baksın ve kul hakkını yedirtmesin(KAYIRMA EN BÜYÜK KUL HASKKINI YEDİRTİR).dedikleri başka uygulama başka.manipulasyon (YANLIŞBİLGİYLE YANLİŞ YÖNLENDİRME)enbüyük hukuksuzluğu doğurur.bazen hayatlara mal olur.ülkemizde ticarete dayalı veya geçime dayalı veya haksızlığa uğraya dayalı intiharlarda yukarıdaki olaylardan oluşuyorsa buda kul hakkına yol açan hukuksuzluktur.kısaca hukuk hukuk dediğiniz açılım olursa var değildir.zaten açılım derken akp saçıldı orası da ayrı.hukuk hukuğu yapanada uygulanır vatandaşada.işte gerçek hukuk devleti ozaman oluruz.bu nedenle diyorum ki akp için hukuk kendilerine göre var...kendilerine uymayınca yok...ama hukuk bu ülkede herkes için aynı olmalı ve gerçekten eşit uygulanmalı...benim ülkemede bu yakışır.fatihin torunlarıyız diyorsak itiraz eden de olmaz sanırım..

    Yanıtla (0) (0)