TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ SORUNU NAMAZDIR
Yapılan araştırmalar, anketler göstermiştir ki, Türkiye’de namaz kılma oranı çok düşük! Türk halkının yüzde 25’i beş vakit namaz kılıyor, geriye kalan yüzde yetmiş beş ise namazsız! Sabah namazına kalkma oranı ise, yüzde 25’in içinde yüzde dört! Yani binde iki buçuk!
Bu ne demek? Türkiye’de günlük ölen insan sayısı (pandemi öncesi) yaklaşık bin kişi. Demek ki musalla taşına gelen her bin kişiden yedi yüz ellisi, namazsız Allah’ın huzuruna gidiyor!
Bence Türkiye’nin en büyük sorunu namazdır! Türkiye halkı büyük çoğunlukla Müslümandır. Kime sorarsanız “Elhamdülillah Müslümanım!” cevabını alırsınız. Bu nasıl İslam anlayışıdır ki, “Müslümanım” diyenin başı secdeye gitmiyor? Bu eğitim bizi “çağdaş uygarlık”a eriştirdi ya!
Zaman zaman sokak röportajlarına tanık oluyoruz; çok üzücü sonuçlarla karşılaşıyor insan. Halkımızın büyük çoğunluğu –maalesef- din cahili! Hayatta olmayan bir şeyin tesiri ne kadar olabilir? Çocuk ailede dini bilgisini almamışsa, İmam Hatip’te de okumamışsa, nerede alacak dini bilgilerini ve şuurunu da namaz kılacak? Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersinden mi?
Sokak röportajlarını geçtik, çevrenizdeki insanlarla hiç mi konuşmuyorsunuz? Bir dine mensubiyetini söyleyip de bu denli dininden uzak yaşayan başka toplum var mıdır dünyada, bilemiyorum.
Acı da olsa neşteri kendimize vurmamız gerek. Bu gidiş iyi gidiş değildir. Bu gidişin sonu hüsrandır.
“Cennettekiler günahkârlar hakkında birbirlerine sorarlar ; “Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?”
“Onlar şöyle cevap verirler: “Biz namaz kılanlardan değildik.” (Müddesir, 40-43)
Namazla ilgili onlarca ayet ve hadis vardır. Kur’an okumalarımızı canlı tutarsak, hadislerle içli dışlı olursak, Allah da bize namazı sevdirir, dostlarını sevdirir.
“Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Doğrusu namaz, çok ağır ve çetin bir iştir. Ancak o, Allah’a duyduğu derin saygıdan kalbi ürperenlere ağır gelmez.” (A’raf, 45)
Yıllar önce köyümüzün bir namaz kılmayan yaşlısına sormuştum: “Bu yaşınızda namaz kılmıyorsunuz, neden?” Bana verdiği cevap bu ayetin adeta tecellisiydi. Köyün karşısındaki ormandan bir gürgen ağacını göstererek: “Şu karşıdaki gürgen ağacını avucunla yerinden sökebilir misin? Bana o kadar zor geliyor, namaz kılmak!” demişti. Allah sevmediği bir kuluna secdeyi nasip etmez. Bir insan Allah katındaki değerini anlamak istiyorsa, kendisine baksın. Kendi katında Allah’a ne kadar değer veriyorsa, Allah katında da değeri o kadardır.
“Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl! Kuşkusuz namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten men eder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut, 45)
Bazı namaz kılmayanlar ulu orta konuşuyor: “Ama namaz kılan birçok insan var ki, kötülüklerden de uzak durmuyor. Neme lazım, namaz kılmasam da benim kalbim temiz!”
Ya öyle mi? Evet; her namaz kılan iyi değildir; ama Allah katındaki bütün iyiler, namaz kılar, Allah ‘a secde eder. Allah, namaz kılmayan insana “iyi” demez. Beni her şoför İstanbul’dan Ankara’ya götüremez; yolda kaza yapabilir. Fakat beni İstanbul’dan Ankara’ya götürecek olanın da mutlaka bir şoför olması gerekir.
Konuştuğunuz bazı insanlar namaz kılmamakla övünüyor, namazsızlığından adeta gurur duyuyor! İslam hakkında hüküm vermeye gelince de, bu kara cahiller, başınıza müftü kesiliveriyor. “Bana göre..” diye söze başlayarak tanrılığını, peygamberliğini ilan ediyor ve sizi de kulluğa çağırıyor! Samimi bir iman ve ihlâsla kılınan beş vakit namazdan daha büyük ve kıymetli bir şey olamaz.
Bu kara cahilliği son olayda bir kere daha gördük. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bir konuşmasında bir hadis-i şerif okudu: “Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Daha sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan, Mecusi yapar.” diye. Kara cahiller tarafından kızılca kıyametler koptu. “Ali Erbaştan bir inci daha. Bu Diyanet Başkanı iyice kafayı yedi, acilen hastaneye kaldırılmalı. Hayır; her çocuk dinsiz doğar, çevresi onu din masallarıyla dinci yapar..”
Bu kara cahil gazeteciler dün de böyle idiler, bugün de yarın da böyle olacaklar; çünkü bunlar, bu hadis-i şerifin mucizevî görüntüleridir. Batı’da bir gazeteci Hıristiyanlığa inanmasa bile onu bilmek zorundadır; çünkü halka yanlış bilgi veremez.
Bu denli kara cahillerin memleketin köşe başlarını tutmalarından daha büyük bir felaket var mıdır? Türkiye’nin birinci sorunu öz medeniyetini kurmaktır. Bu medeniyetin de ana direği namazdır. “Namaz dinin direğidir.” çünkü.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT