UÇAĞI DÜŞÜRME, PİLOTUN FİKRİNİ DEĞİŞTİR
“Ben yazılarımla uçağı düşüremem, ama pilotun fikrini değiştirebilirim.” (Filistinli bir yazar)
Ne kadar anlamlı ve güçlü bir söz!
Aslolan teknolojiye hâkim olmak mıdır yoksa o teknolojiyi kullanan veya kullanacak olan zihinleri yönlendirmek midir?
Bir insan veya bir toplum “zihin” ve “zihniyet” meselesini çözmeden bir işe girişirse hiçbir konuda istediği sonucu alamaz.
Bunun içindir ki, edebiyata, söz sanatlarına çok önem vermek gerekmektedir.
Kur’an-ı Kerim Allah’ın “Kelam- söz” sıfatının bir tecellisidir. Kur’an-ı Kerim kıyamete kadar yaşayacak ve geçerli olacak. Bu durumda kıyamete kadar da söz etkin olacak demektir.
Zihniyetlerin oluşması söz ile olur. Müslümanlar, Allah kelamı olan Kur’an’dan uzaklaştıkça “söz”den ve onun gücünden de uzaklaştılar. Bu uzaklaşma, zihniyetlerin uyuşukluğunu da beraberinde getirdi. Bu durum, onları tarihten, tarih yapmaktan da mahrum bıraktı.
20. Yüzyılın tarihini Müslümanlar yapmadı, yapacak güçleri de yoktu zaten. Tarihi kim yaparsa yazma hakkına da onlar sahiptir. Tarihi kim veya kimler yazarsa, onların kavramları, hukuk kuralları, hayat algıları geçerli olur. Yani onların zihniyetleri yaşanır konuma gelir.
20. Yüzyılda dünyaya hangi zihniyet hâkim konumda idi? Tarih yapanların ve yazanların.
“Gazze’de bir soykırım uygulanırken niçin dünya ve özellikle Müslümanlar buna müdahil olamıyorlar? Nedeni çok açık değil mi? Sen tarih yapmadın, yazamadın, dolayısıyla da beyinlere zihniyet kazıyamadın. Pilotun fikrini değiştiren sen değilsin. Pilot, senin pasaportunu taşıyabilir; fakat senin düşünce ufkunu dünyaya ekemez, çünkü senin gibi düşünmüyor, senin gibi olayları değerlendirmiyor.
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nin, onuncusunu düzenlediği “Edebiyat Şenliği”, 26 – 30 Aralık arasında, beş gün sürecek. Rami Kütüphanesi’nde devam eden bu şenliği takip etmek, her düşünen dertli insanların işi olsa gerek. Edebiyat Şenliği’nin ana konusu, “Bir Filistin Vardı. Bir Filistin Gene Var.” Beş gün boyunca Filistin ile ilgili “zihniyet üreten” kişi ve metinler gündeme geldi, gelecek. Yani uçakla değil, ama pilotun fikrini değiştiren sözler, metinler ele alınıyor, alınacak. Filistinli edebiyat ve sanat adamlarını ne kadar az, hatta hiç tanımadığımız ortada. İnşallah bu olaylar, birbirimizi daha yakından tanıma imkânı verecek.
Artık çaplı romanlar, hikâyeler, şiirler, tiyatro eserleri, sinema senaryoları.. yazmalıyız. Bazen bir musibet, bin nasihatten evlâ olabiliyor. İsrail’in Gazze katliamından, Müslümanlar olarak çok derin dersler çıkarmalıyız. Öyle eserler çıkarmalıyız ki, bütün dünya insanlığını etkilesin. Zihniyetler, yaratılış doğrultusunda oluşsun ve insanlık barışın tadına varsın.
Bunu, zihniyetleri karanlık odalarda teşekkül edenlerin yapabilmeleri mümkün değildir. Çocuğa bile kıyabilenlerin, iğrenç ve barbarca davranış sergileyenlerin, insanlıktan çıkanların işi değildir, yeni bir dünyanın oluşmasına katkıda bulunmak. Önümüzde “Diriliş” günleri vardır, bu günleri gergef gergef işlemek Müslümanların işi olsa gerek. Bunun için söze, her türlü teknolojik silahtan daha fazla muhtacız.
Bir olayı akademik bir dille anlatmak başkadır, aynı olayı duygu diliyle, edebi sanatlarla anlatmak daha başkadır. Duygunun girmediği yerde zihniyet oluşmaz. Orada katı bir “zihin” vardır ve bu zihin kıyıcıdır. İsrail, bu zihin yapısıyla bir soykırım uyguluyorsa, elbette bunun birinci derecede suçlusu odur; fakat dünya gündemine duygularını sokamayan ve zihniyetlerin fıtri yapısına uygun olarak oluşmasına katkı sağlayamayan Müslümanların hiç mi dahli yoktur?
Gazze bir milat olsun, bir diriliş tohumu eksin zihinlerde ve dünya Müslümanları, insanları felaha götürecek zihniyetlerin çoğalmasında katkı sağlasınlar. Uçağa da hâkim olmak için pilotun fikrini değiştirmek ve felaha kalbetmek, yarının Hiroşimalarının olmamasını sağlayacak, bugünün Gazzelerinde de soykırım vahşetinin sergilenmesinin önüne set çekecektir. Vesselam…
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT