Ülkeye ve millete hain PUSU!
Meclis açılmadan kriz senaryosu başladı. Ancak, hafızalarını tazeleyenler bunun nasıl haince bir tuzak olduğunu apaçık görecekler:
Abdülkadir Selvi, son dönemde yaşananları alt alta koyunca bakın ortaya nasıl bir tablo çıkıyor.
İşte Selvinin o makalesi:
"Kırmızı pazartesi"
Abdülkadir Selvi
Ergenekoncu isimler CHP listelerinden aday gösterilmeden önce Genel Başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu dedi ki," Silivri'de yargılanan Ergenekon sanıkları milletvekili seçilseler bile cezaevinden çıkamazlar" Tarih 25 Ocak 2011
CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum dedi ki, "Anayasa açık, kurtarmak mümkün değil" Tarih 9 Haziran 2011
Seçime 3 gün kala CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na,"Ergenekon sanıkları tahliye edilmezse ne olur" diye soruldu.
Kılıçdaroğlu, "Evet, çıkamayabilirler. Bunu daha önce Sabih Kanadoğlu da açıklamıştı. Sonuçta yargının takdirinde" yanıtını verdi.
CHP, Ergenekon sanığı Haberal ve Balbay'ın serbest bırakılmayacağını biliyordu. Hatta hukuk profesörü Süheyl Batum,"Onların kurtulmayacağını bile bile, arkalarında olduğumuzu sembolik olarak gösteren bir şey yapalım dedim. Bu, bir kurtarma değil, prensip meselesi" demişti.
BDP'de Hatip Dicle'nin 1 yıl 8 aylık hapis cezasını biliyordu. Bu ceza Yargıtay tarafından onandıktan sonra Dicle'nin serbest bırakılmasının mümkün olmadığının farkındaydı.
Yargıtay 9.Ceza Dairesi Dicle'nin cezasını 22 Mart tarihinde onadı. Dosyayı daha önce de takip ettikleri için 22 Mart günkü onama kararından haberlerinin olmaması sadece işin mizahi yönünü oluşturur. Çünkü gerçek öyle değil. Onama kararından sonra kararın düzeltilmesi için itiraz ediyorlar ve 11 Nisan günü başvuruları reddediliyor. Bu arada milletvekili listeleri de kesinleşmemişti. BDP aynı gün yeni bir isimi aday olarak gösterebilirdi.
Bir itiraz var ki reddediliyor. BDP'liler de kararı biliyor.
Dicle'ye hapis cezasının onandığı Yargıtay 9.Ceza Dairesi'nin 22 Mart tarihli kararının altında Hakim Halim Aşaner'in imzası yer alıyor.
Aşaner aynı zamanda YSK üyesi.
Ancak YSK, Dicle kararından 9 Haziran tarihindeki gazetelerden haberdar oluyor. Allah'tan ki ülkede matbuat var. Yoksa haberleri olmayacak.
Peki bu karar Aşaner'e tanıdık gelmiyor mu?
Efendim karara Dicle'nin avukatları itiraz etmiş, Hakim Aşaner Yargıtay'da dosya mı takip edecekmiş?
Hatip Dicle çok sıradan bir isim ya.
Peki Recep Tayyip Erdoğan ile Necmettin Erbakan milletvekili adayı olunca, re'sen harekete geçip, YSK'yı uyaran Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ne yapıyordu o zaman?
Adı Recep Tayyip ya da Erbakan olmadığı için mi fark edemediler?
"Kırmızı Pazartesi" Nobel ödüllü İspanyol yazar Rabriel Garcia Marquez'in romanı.
Kolombiya'nın bir kasabasında herkesin bildiği, kimsenin engel olmadığı ve sadece öldürülen Santiago Nasar'ın bilmediği işlenen bir cinayet anlatılıyor.
Bu size tanıdık geliyor mu?
CHP'den BDP'ye, Yargıtay'dan YSK'ya herkes her şeyi biliyormuş.
Yeni döneme elbirliğiyle bir pusu kurulmuş. Bir yasak üzerinden yeni Anayasa'nın yapılacağı, halk tarafından ilk kez Cumhurbaşkanı seçiminin gerçekleştirileceği önümüzdeki 4 yıl böylece bloke edilmek istenmiş.
Ancak şu unutulmamalı.
Artık krizlerden çözüm üreten bir kadro var.
367 krizi başka bir dönem yaşansaydı, demokratik rejim bir maceradan diğerine sürüklenirdi. Ara dönemler yaşanır, teknokrat hükümetleri için hazırlıklar yapılır, Çankaya Köşkü'ne Fahri Korutürk ya da Ahmet Necdet Sezer gibi bir adam çıkarılırdı.
367 krizi bu ülkeye kadim sorumumuz olan ve 27 Mayıs dahil tüm darbelerin gerekçesini oluşturan Cumhurbaşkanlığı konusunda halkın seçiminin kapısını araladı.
HSYK krizinden sonra parti kapatma davalarının açılmasından, yargı muhtıralarına kadar neler yaşardık neler. Bu kez ne oldu? Nur topu gibi bir Anayasa değişikliği hediye etti.
Yeni bir dönemin başındayız. Yarın Milletvekilleri yemin edecek. Perşembe gününe yeni kabinenin açıklanması bekleniyor.
İçişleri eski Bakanı Beşir Atalay hükümet programında en büyük ağırlığın "Yeni Anayasa" ve demokratik açılımlara verileceğini açıkladı. Atalay aynı zamanda,"Yeni dönemi yeni Anayasa ile taçlandıralım. Muhalefet bu kez statükonun yanında yer almasın" çağrısını da yaptı.
Yerinde bir çağrı.
"Bile bile lades" deyip, seçtirdikleri milletvekillerini Meclise sokamayan CHP, BDP, MHP gelir yeni Anayasaya katkı yapar, Seçim Yasası ve Siyasi Partiler yasaları darbe hukukundan ayıklanır.
Göreceğiz. Kriz mi, çözüm mü?
Çünkü İmralı kriz stratejisi izlemeye başlamış.
Avukatları aracılığıyla, "yakıp-yıkın" mesajı gönderecek," 5 bin Kürt ölse ne olur" diyecek kadar gözü dönmüş.
40 bin Kürt-Türk öldü ne oldu?
İmralı işi Dicle'nin yerine milletvekili seçilen Oya Eronat'ın Diyarbakır'daki mal varlığının yakılmasına kadar götürmüş.
Oğlu'nu yaktınız.
O can yetmedi mi?
CHP-MHP ve BDP'nin akli selim sahiplerine düşen, İmralı'nın peşine takılmamak.
HABERE YORUM KAT