Vampir Kelebeklere mantarlı çözüm
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde son 10 yıldır tarım alanlarına zarar veren ve halk tarafından ‘Vampir kelebek’ olarak anılan Ricania Japonica popülasyonunun bir mantar türü sayesinde azaldığı tespit edildi
Artvin’in Kemalpaşa, Hopa ve Borçka ilçelerinde gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde tespit edilen mantarın bölgede yaygın hale gelmesiyle Vampir Kelebekler'in sayılarının en aza indirilebileceği düşünülüyor.
Konu hakkında açıklama yapan Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Kibar Ak, 2020 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tavsiyesiyle mücadele sürecinin başlatılacağını dile getirdi.
Ak “10 yılı aşkın süredir devam eden çalışmalar sonucunda Ricania Japonica’ya karşı somut sonuçlar elde ettik. Bunlardan 1 tanesi Türkiye’deki piyasada bulunan ruhsatlı preparatların denenmesi. Bu denemeler sonunca 1 preparatın bu kelebeklerde yüzde 90’ın üzerinde etkili olduğunu bulduk. Bakanlığımız bunu geçici tavsiye ile 2020 yılında uygulamaya aktaracak. 2.’si bizim yıllardır bu bölgede savunduğumuz kimyasal preparatları sokmazsak biyolojik dengenin oluşabileceğinin üzerine düşmüştük. Bununla da bu yıl çok şükür ergin döneminde karşılaştık. Özellikle de teşhisinde yapmış olduğumuz bir mantar, Kemalpaşa, Borçka, Hopa bölgesinde erginleri üzerinde tespit edildi. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda bu bölgelerde yaygınlaşacak. Ama o süreç içerisinde özellikle liflere karşı biyolojik preparatlardan da bazıları tavsiye edilecek, özellikle liflere karşı çay alanlarında değil, sebzelerde, vatandaşlarımızın kendi ihtiyaçlarına yönelik yetiştirdiği ürünlerde bakanlığımız tarafından tavsiyesi yapılmış olacak” dedi.
"İhale Ricania’ya kaldı"
Çay üreticilerinin çay arazilerinde budama döneminin ardından kültürel mücadele vermemesi sonucu çayda ‘Sarı çay akarı’ oluştuğunu, çaya zarar verenin sarı çay akarı olmasına rağmen suçun Ricania Japonica’ya kaldığını dile getiren Dr. Ak “Sarı çay akarının özellikle önceden budanmış çaylar üzerinde 3. sürgünde bir zararı görülüyor. Vatandaş çayını buduyor, budanan çaylar verim alana kadar daha kültürel mücadele yapılmıyor. Yani otu temizlenmiyor, içine girilmiyor. Budanmış çay arazilerinde, yıllardır toprakta bulunan tohum rezervleri nedeniyle büyük büyük otlar, değişik otlar çıkabiliyor. 3. Sürgünde budanmış çaylardan da hasat dönemi geldiğinde sarı çay akarının da sevdiği yabancı otlar var, oradan bizim taze filizlere bulaşıyor. Bu da özellikle kıvrık yapraklar, suyunu çekmiş yapraklar şeklinde oluyor. Vatandaş bunu hasat ettiğinde, adı çıkmış olan ‘Ricania bunu yapmıştır’ diyor, bunun aslı yok” diye konuştu.
Ricania Japonica’nın çaya zarar verdiğini iddia etmenin polemik oluşturmaktan başka bir şey olmadığını öne süren Dr. Ak “Çayda Ricania’ın zararlı olduğunu ön plana çıkarmak, bunu iddia etmek biraz polemik oluşturmak amacıyla oluyor. Hiçbir zararlı bir bitkide bulunuyor diye orada zararlı oluyor anlamına gelmez. Zararlı olabilmesi için orada besleniyor olması gerekir, yumurta koyması gerekir. Çayda bugüne akdar biz bunun zararını görmedik. Çay akarıyla da eğer otlarımızı temizlersek, bakım yaparsak artmaz. Yaptığı zaman da kükürt ile çok kolay bir mücadele bununla yapılabiliyor” ifadelerini kullandı.
Çay budama zamanına dikkat
Çay üreticilerinin çay bahçelerini sonbahar mevsiminde budaması gerektiğini, böylelikle hem zararlıların yumurtalarının yok olacağını hem de çay atıklarının gübre olarak kullanılabileceğini dile getiren Dr. Ak “Bölgemizde çay alanlarında organik madde oldukça az, organik gübre kullanılmıyor, hayvan sayısı çok az. Bir de kesilmiş çay atıklarını biz bahçeden toplarsak bizim çayımız tamamen elden çıkmış olur. Çaylar özellikle sonbahar mevsiminde kesilirse hem çay atıklarının parçalanması, hem de onun üzerine kimyasal gübre atılsa daha mayıs ayına kadar orada eser kalmaz. Orada zararlıların yumurtalarının kalması mümkün değil. Çayın erken dönemde budanmasının hem yumurtaların yok olmasında hem de, bitki atıklarından faydalanma noktasında faydası var” şeklinde konuştu.
HABERE YORUM KAT