1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. YAZ GELDİ, KİMLİKLER DEĞİŞTİ
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

YAZ GELDİ, KİMLİKLER DEĞİŞTİ

A+A-

 

            “Nifak ateşleri yaktı serâser (baştanbaşa) mülk-i İslâmı

            Bizi biz kendimiz ettik perîşân ya Resûlallah.

                                    Sakın zannetme İslâm’ı o eski bildiğin İslâm,

                                       Bugün yalnız gezer dillerde îmân ya Resûlallah.”

                                                                                     (Dağıstanlı Dehri’nin -19. Yüzyıl- N’atından)

            Yaz mevsimi gelince, birçok insan tatil beldelerine koşarken, benim gönlüm daralıyor. Tatile gidecek olanların hazırlık konuşmalarına şahit oldukça ruhumu hafakanlar basıyor.

            Tatile gitmek yasak mı? Güneşin altında yanmak, denize girip serinlenmek; çoluk çocuğunla birlikte “tatlı” saatler geçirmek, “hatıralar biriktirmek”, yıl boyunca alın teri döken insanların hakkı değil mi?

            Bunlara kim “hayır” diyebilir? Lakin!..

            “Ben Müslümanım” diyen, namazında niyazında olan bazı insanların, yaz sezonunda adeta İslam’dan soyunmaları, başka bir kılık ve kimlikle meydana çıkmaları beni ürpertiyor. Bir de tatil beldelerinde yapıp ettiklerini, yiyip içtiklerini (İslam’a mugayir pozlarla) sosyal medyada paylaşmaları yok mu, bunun izahını yapamıyorum!

            Boğazdan aşağıya inmeyen imanın kimseye bir faydası yoktur. Bu “iman” insanı doğru yola iletmez. Bu tip inanışlar, çoluk çocuğun terbiyesini veremez. Bu tarz “iman” edenlerin bölünmüş kimlikleri, onların mutluluğu için yeterli olamaz. Benim sözüm “Müslümanım” diyenleredir.

            Sonra, yaz sezonu, aynı zamanda düğünlerin de habercisidir. “Hacı amca” kızını, oğlunu evlendiriyor ve düğün davetiyeleri dağıtıyor. Eh, akrabadır, hemşeridir, komşudur diye siz de düğün davetine icabet ediyorsunuz.

            Salon!.. Adeta cehennemden bir şube! Ama bu kızlar, bu kadınlar, bu erkeklerin birçoğunu siz tanıyorsunuz; bunların düğün dışındaki hal ve davranışları hiç de böyle değildi! Ne oldu bunlara, bu ne hal? Hani bunlar “Müslüman aileler”di, hani bu kızlar tesettürlü idiler? Hani bu düğün sahibi “hacı” idi, hatta “hoca” idi? “Din ayrı, hayat ayrı!” Zihniyetler satın alındıktan sonra insanın bir heykelden farkı yoktur. “Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.”

            Bütün bunları çoğaltmak elbette mümkündür. Bir gerçek var ki, Din, teorik olarak yaşanamıyor. Hayata hâkim olmayan bir Din, insanın kişisel hayatına da hâkim olmakta zorlanıyor. Sen zorlanarak yaşamaya çalışsan bile, çoluk çocuğunu, yaşanan “din dışı” hayat elinden alıyor. Hira’da ruh demlenmeden, Medineler kurulmadan insan rabbani olamıyor ve yaradılış amacına ulaşılamıyor. Bunun için Hicret çok önemlidir. Hicret, önce nefsinden ruhuna doğru hareket, sonra arınmış ruhla Medine Devleti’ni dünyada kurup ebedi âlemi kazanmak uğruna yapılan ceht olmalıdır. Bugün neredeyiz? (Rakamsal olarak 1445. Yılındayız. Yine de kutlu olsun.)

            Sonucuna katlanmak şartıyla herkes istediği hayatı yaşar. Fakat “özgürlük” ve de “demokrasi” denilen muamma kavramlar var ki, kimse bunun sırrına vakıf olamadı. Yatağa girmekten utanılan bir kıyafetle sokağa çıkan genç kızlar, erkeklerin ruh ve nefs dünyalarında heyelanların oluşmasından sadistçe zevk alabilirler de, erkekler de nefs fırtınası estirdiklerinde çıkan dağılmanın, çatışmanın ve yıkılmanın hesabını kim ödeyecek?

            Son zamanlarda Rize – Artvin Hava Limanı’nın yapılmasıyla Doğu Karadeniz Bölgesi de turist akınına uğradı. Çevrede, köylerde bungalov evler bir anda çoğaldı, çünkü işin ucunda iyi para var. Milli Selamet Partisi varken, o partiden Mardin Milletvekilliği ve bakanlık da yapmış olan rahmetli Fehim Adak’ın meşhur olmuş bir sözü vardır: “Turist, döviz getirir, ama ahlâk götürür.” diye. Ne diyelim. Seküler gözlükle hayata bakanlar için hayat “mükemmel.”

            Ben kendime göre bir çözüm ürettim:

            En yakınım da olsa, İslâm ahlâkına uymayan düğün davetlerine katılmıyorum, katılmayacağım. Hiçbir şekilde onlara hediye götürmeyeceğim ve hayırlı olsun da demeyeceğim. Şerre yardım şerdir.

             Binlerce denizanası kıyıya vurmuşken, bir tanesini alıp denize atmak ve onu hayata kavuşturmak, kendi dünyanı kurtarmakla eş anlamlıdır. Gönül istedi ki, hep birlikte denizanalarını denize atıp onları hayata kavuşturalım.

NOT: Haber7 ailesinden Safiye Nur kardeşimizin ani ölümü hepimizi üzdü. Allah gani gani rahmet eylesin; yakınlarına sabır versin.

     D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız