ZAVENDİKLİ MUSTAFA YILDIZ HOCAEFENDİ
Hz. Mevlâna ölüm için “Şeb-i aruz” yani “düğün gecesi, sevgiliye kavuşma anı” der.
Yar’a yar olmuş insan için ölüm aynen öyledir.
20 Ekim 2009 Salı günü öğle vakti, Rize Şeyh Camii mahşeri bir kalabalığa sahne oldu.
Zavendikli Mustafa Yıldız Hocaefendi Hakk’a yani sevgilisine uğurlandı. Soyadı gibi bir yıldız olan Hocaefendi, dünya hayatını tamamlayarak sevgilisine kavuştu.
Zoraki veya amaçsız bir araya gelen insanların hiçbir mana tarafı yoktur; ama belli bir amaç uğruna toplananlar, toplum yani cemaat oluştururlar ki, bu oluşumun hem maddi, hem de manevi tarafı vardır. Zavendikli Hoca’nın cenazesi de, tıpkı hayatı gibi belli bir amacın, inancın adeta simgesi oldu. Yaşarken dostluğu hak etmeyenler, öldükten sonra dostların gönlünde yer edinemezler.
Zavendikli Hoca’nın en önemli özelliği, yalnızca büyük âlim olması değildi; çünkü onun gibi başka âlimler de vardır. Onun en önemli vasfı, ilmiyle amil olması, yani bildiklerini yaşamasıydı. O, bu dalda adeta bir ekoldü.
Toplumun bilenlere saygısı vardır, ama bildikleriyle amel edenlere bambaşka bir sevgi ve saygısı olduğunu, Zavendikli Hoca’nın şahsında görmek mümkündür.
Yanında birisinin aleyhinde konuşamazdınız, sizi münasip bir dille sustururdu.
Hayatı boyunca bir kişinin onurunu kıracak davranış içinde olmadı.
Dikkat etmişimdir, cadde ve sokakta hep yalnız ve başını yere eğerek yürürdü. Şatafat ve şöhreti asla sevmezdi, zaten öyle bir şeye de ihtiyacı yoktu.
Kim, hangi müftü nasıl fetva verirse versin, halkın ağzından en son şu cümle dökülürdü: “Zavendikli bu konuda ne diyor?”
Hâlbuki o, imam hatip okulunun orta kısmını bile zar zor bitirebilmişti. Demek ki, ilim, sadece resmi mekânlarda elde edilen şey değil. Diz dize, göz göze ve en önemlisi gönül gönüle tedris edilen ve sonsuzluğu kendisine amaç edinen bambaşka ilim de vardı ve Mustafa Hoca, bu ilmin alimi idi.
Allah ona öyle bir heybet, o denli bir vakar vermişti ki, yanında kim olursa olsun başını yere eğmek zorunda kalırdı.
Başbakan R. Tayyib Erdoğan’ın Hocaefendi’ye büyük sevgi ve saygısı vardı. Buna rağmen o, ne Başbakan’dan ve ne de diğer siyasilerden şahsı ve yakınları için hiçbir dünyalık istememiştir. O, siyasi bir menfaatin değil, Allah yolunun bir yolcusu olduğunu bizzat hayatıyla gösterdi ve çevresine de örnek oldu.
Hayatını ilme vermişti. Yüzlerce talebe yetiştirdi. Son gününe kadar da muallimlik görevini yürüttüğünü biliyoruz.
82. Yıl Hastanesi’ne yattıktan birkaç gün sonra kendisini ziyaret etmek nasip oldu; birkaç dakika konuştuk. Halinden asla şikâyetçi değildi ve güzel bir tevekkülle hastalığına sabrediyordu.
Genç kızdan daha çok hayâ sahibiydi. Yüksek sesle konuşmaz ve yüzünden asla tebessüm eksik olmazdı. Yanında, kendinizi emin hissederdiniz. Yüzüne baktığınızda size sanki öte âlemlerden sırlar sunardı. Rabbani bir duruşu, yürüyüşü ve bakışı vardı. En kötü durumlarda bile bir çıkış yolu bulur, hayatında ümitsizliğe yer yoktu.
Yaşayan bir sahabi gibiydi. Ümmeti olduğu Peygamber’in hayatını, hayat olarak benimsemişti.
En önemlisi, cenazesinde bütün cemaatler adeta onu el üstünde taşımak için yarış içindeydiler. Sağlığında hiçbir cemaatin aleyhinde bir sözüne şahit olunmamıştır. O, bu durumda ceddi Osmanlı gibi kendi kardeşlerine karşı değil, küfre ve küffara karşı tavizsizdi.
Hayatı boyunca dünyaya önem vermedi ve dünya hamalı olmadı, bunun için hafifti ve gönüllerde yer edinebilmişti. Evet, İslam helal mala karşı değil, ama peygamberler miras bırakmaz. Peygamber varisi olması gereken ilim adamları da dünyanın peşinden koşmazlarsa, yaşadıkları çağa damgalarını vururlar. Bunun örneğini Zavendikli’de görmek mümkündür.
Mevlâna ne güzel diyor:
“Allah, kimi kendisine davet ederse, o kimse, mümkün olduğu kadar, bütün dünya işlerinden vazgeçer de Hakk’a yönelir.”
Zavendikli Hocaefendi, pınar gibi mübarek bir insandı. O pınardan kurt da içerdi, kuş da; dost da içmişti, düşman da; ama onda bir noksanlık olmamıştı.
Hak erleri güzel yaşarlar ve güzel ölürler.
O, sevgilisine kavuştu, darısı başımıza.
Rize’de ve Türkiye’de büyük bir boşluk bıraktı, inşallah doldurulur.
Yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı ve sabır diliyorum.
YAZIYA YORUM KAT