ZİHİN, ZİHNİYET MESELESİ VE CHP
“Asrın projesi Kanal İstanbul”un, 26 Haziran Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından temelleri atılarak açılışı yapıldı. Altı yılda tamamlanacağı söylenen proje 15 milyar dolara mal olacak. Ülkemize hayırlı olsun.
CHP zihniyetini hayretle izliyorum. Ülkede ne yapıldıysa hepsine karşı çıktılar, çıkıyorlar. Şehitler Köprüsü’nün 1974 yılında açılışı yapıldı ve açılışını o gün Başbakan olan Ecevit yaptı. Fakat köprünün temelini atan, yapım aşamasını bitiren Demirel oldu. Köprü yapım aşamasındayken CHP şiddetle yapılışına karşı çıktı; fakat açılışını, bunca karşı çıkmasına rağmen, Ecevit yapmaktan çekinmedi.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü Özal yaptı. Hatırlıyorum; bir açık oturumda, o zamanki Halkçı Parti lideri Necdet Calp ile Özal karşı karşıya gelmişlerdi. Özal “köprüyü yapacağım” derken; Calp, “yaptırmam da yaptırmam!” diye diretiyordu. Özal engellere rağmen başardı.
Ak Parti döneminde Yavuz Selim köprüsü yapıldı, CHP yine karşı. Marmaray yapıldı, karşı. Avrasya tüneli yapıldı, karşı. İstanbul Havalimanı yapıldı, karşı. Ülke duble yollarla döşendi, karşı. Velhasıl ne yapıldıysa hepsine tümden karşı. Gerçekten CHP zihniyetinin bilimsel yollarla incelenmesi gerekiyor. “Benim iktidar olmadığım bir ülkede kim ne yaparsa yapsın, hepsine karşı olurum.” mu demek istiyor? Bir mum da sen yak, belki bir gören olur.
Çok hayran oldukları “Batı uygarlığı” içerisinde bulunan ülkelerde bu tür bir partiye rastlamak asla mümkün değildir. CHP’nin dediği olsaydı, bugün Türkiye hâlâ kara saban tarımına mahküm olacaktı. Öyle ya, CHP’liler efendi, geri kalanlar ise bedevi; 1950’ye kadar buna alışmışlar çünkü. Türkiye’nin çok yetenekli, başta Osmanlıca okur - yazar olan, çok dil bilen tarafsız tarihçilere acilen ihtiyacı vardır. (Biliyorum, böyle tarihçiler vardır da sesleri kısık çıkıyor! Yüz yıllık korkular artık aşılmalıdır.)
CHP millet oyuyla hiçbir zaman iktidar olamadı. 1950 öncesinde zaten demokrasi yoktu, milletin oyuna başvurulmuyordu. 1946’da seçim yapar gibi oldular, “açık oy, gizli tasnif”le işi katakulliye getirdiler. Milletin manevi değerlerine karşı baskı uygulayınca, millet de nesilden nesile tavrını koydu ve CHP’yi iktidara getirmedi. Ne var ki, her parti döneminde CHP’nin zihniyeti hep iktidarda kaldı. Dün böyle idi, bugün de pek farklı değil.
Bir ülkenin bayındırlığı, tarımsal kalkınması, savunma sanayinin gelişmesi, hasılı ülkenin imarı, iyi yetişmiş zihinlerle olur. Bu bir zihin meselesidir ve başarmak da zor değildir. Fakat ülkenin kültürü, eğitimi, dünya görüşü, yaşam tarzı… gibi temel meseleler zihniyet işidir. Zihniyet düzelmedikçe en gelişmiş teknolojiye sahip olsanız ne olur? Hangi zihniyet güçlü ise, iktidarı elde tutuyorsa bunu başınızda patlatır. Türkiye’deki bütün darbeleri bu minvalde okuyabilirsiniz. Menderes ülkeyi kalkındırmaya çalıştı, on sene bir şey demediler; fakat zihniyet meselesi olduğundan, ezanın aslına çevrilmesine, halktan yana tavrına asla rıza göstermediler. Demirel, her ne kadar onlardan idiyse de, köylü olduğundan, köylüyü biraz kayırdı, ardından altı kere gidip yedi kere geldi. Özal, hanımı olmasaydı parti kuramıyordu. Üstelik bir de sizinle alay edercesine gülüyorlar, “hamallar!” diyerekten. Haksız da değiller!
Zihniyet meselesi bir devrim meselesidir. CHP kendi seküler-laik, materyalist zihniyetiyle ülkeye yerleşmiş gözüküyor. Bunu eğitimle yaptılar; öğretmenlerle, okullarla, sinemalarla, romanlarla, kitaplarla ve hayat tarzlarıyla gerçekleştirdiler ve halen devam etmektedir. Bugün Milli Eğitim maddi olarak neler yapıyor; araçlarda başarılı; ama amaçta bir hiç hükmünde. 45 yılını Milli Eğitime vermiş biri olarak bunları söylemem kendi açımdan acı verici, ama bu bir gerçek!
Anayasa değişikliği gündeme gelince hemen birileri “devrim olmadan bu olmaz.” diyerek tavır alıyorlar. Bunu yapanlar kendi açılarından tutarlı gözüküyor. Fakat yaklaşık yüz yıldır dünya değişse de “CHP değişmez” diyenlerin temel dayanağı, dünyanın durduğu yerdir: Sekülerizm, materyalizm, pozitivizm. 28 Şubat sürecinde her şey alenen ortaya kondu, dedikoduya mahal bırakmadılar.
Ak Parti ne yaptı, yapacak? Zihniyet değişikliği yapabilecek mi? 19 senede adım atabildi mi? Zihniyeti başta okullar ve okullarda bulunan öğretmenler değiştirir. CHP 1940’ta temellerini attığı ve 16 bin civarında mezun ettiği Köy Enstitülü öğretmenlerle bu işi başardı; dönemin şartları da buna elverişliydi. 19 yılda Ak Parti “milli zihniyet” üretecek bir Eğitim Fakültesi açamadıysa, bunun nedenlerini derin izlerle birlikte zihniyet boşluğunda mı aramak gerekir? İmalât hatalarıyla zihniyet değiştirilemez, imalâthaneler kurmak gerekir. CHP ile HDP’nin kol kola girmeleri bir tesadüf değildir, zihniyet yani yaşam tarzı beraberliği. Bu da anormal bir şey değildir, insanın gerçeğidir. Bu millet açlığa dayanır da bin yıllık zihniyetinin payımal olmasına dayanamaz!
Türkiye’de siyaset amaç kavgasına dayanır, araç kavgasına değil. Bundandır ki, çok temel ayrışmaları da beraberinde getiriyor. Ülkeyi kalkındırma bir araç işidir, halkın yaşam tarzı ise amaçtır. CHP zihniyeti, halkın yaşam tarzına tahammül edemiyor. Boşuna dememiş bir laik kafa: “Tayyip Erdoğan bir yudum bira içsin, her şey düzelir.” diye. Her şey buna bağlı azizim. Varlık yasası bu, Habil’le Kabil’den beridir devam ediyor; kıyamete kadar da sürecek.
Başka ülkelerde zihniyet değiştirmek kolay, lakin Türkiye’de zihniyet değiştirmek, dünyayı değiştirmekle eş anlamlı demektir. Boğaza alternatif getirebilirsiniz, Kanal İstanbul’u açabilirsiniz de zihniyete alternatif getirmek, marsta medeniyet kurmaktan zordur. Allah iyi niyetli yöneticilere kolaylık versin, insanlarımızı, özellikle gençlerimizi materyalizmin kıskacından korusun.
Değiştiremediğiniz zihniyetin kölesi olmaktan kurtulamazsınız.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com)Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT